9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı: 1. Tema Sözün Ezgisi – Koşuk ve Koşma
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı: 1. Tema Sözün Ezgisi – Koşuk ve Koşma
1. Koşuk Nedir?
Koşuk, Türk edebiyatının İslamiyet’ten önceki sözlü dönemine ait en eski nazım türlerinden biridir. Genellikle aşık, kahramanlık, tabiat ve ölüm temalarını işler. Söyleyeni çoğu zaman ozan veya kam (şaman) olan koşuklar, kopuz eşliğinde hece ölçüsüyle söylenirdi.
Koşukların dili sade, doğal ve içtendir; süslü anlatım yoktur. Genellikle 4 dizelik bentlerden (dörtlüklerden) oluşur, kafiye düzeni a-a-b-a ya da a-b-a-b şeklindedir.
Koşuğun özellikleri:
→ Halkın diliyle söylenir.
→ Nazım birimi dörtlüktür.
→ Ölçü hece ölçüsüdür (çoğunlukla 7’li veya 11’li).
→ Konular genellikle doğa, aşk, kahramanlık ve ölümdür.
→ Şaman kültürünün etkisiyle duyguların doğa ile iç içe anlatımı vardır.
→ Uyak ve redif, ezgiyle birlikte ritim oluşturur.
📜 Edebiyattaki yeri
Koşuklar, Orhun Yazıtları’ndaki hitabet dilinden farklı olarak lirik duyguyu taşır.
Günümüzden bin yıl önceki Türk insanının sevincini, kederini ve doğa karşısındaki hayranlığını anlamamızı sağlar.
Yani, Türk şiirinin “ilk duygusal sesi” koşuklarda duyulur.
🎶 2. Koşma Nedir?
Koşma, Türk halk edebiyatında Âşık Tarzı Şiir Geleneği’nin en yaygın nazım biçimidir.
Koşuk’un İslamiyet’ten sonraki dönemde aldığı biçimdir diyebiliriz.
Söyleyeni artık “ozan” değil, âşıktır. Çoğu saz eşliğinde halkın önünde söylenir.
🪶 Koşmanın özellikleri:
→ Nazım birimi yine dörtlüktür.
→ Ölçü 11’li hece ölçüsüdür.
→ Uyak düzeni genellikle a-a-b-a / c-c-c-a / d-d-d-a… şeklindedir.
→ Şair son dörtlükte mahlasını (takma adını) söyler.
→ Dili halkın konuştuğu dildir; sanat yapmaktan çok duyguyu doğrudan iletmek amaçlanır.
→ Konular: Aşk, ayrılık, doğa, ölüm, gurbet, kahramanlık gibi halkın ortak yaşamından alınır.
🪶 Koşmanın türleri:
→ Güzelleme: Aşk, doğa, güzellik anlatılır. (Karacaoğlan)
→ Koçaklama: Yiğitlik, kahramanlık konuludur. (Köroğlu)
→ Taşlama: Toplumsal eleştiridir. (Dadaloğlu, Seyrânî)
→ Ağıt: Ölüm, kayıp, acı temalıdır.
Bir Koşma Örneği: Köroğlu “Koçaklama”
Mert dayanır, nâmert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir
Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir
Yiğit kendini övende
Oklar menzili dövende
Kılıç kalkana deyende
Kalkan gümbür gümbürlenir
Ok atılır kalasından
Hak saklasın belâsından
KÖROĞLU’nun narasından
Dağlar gümbür gümbürlenir
Köroğlu
🌿 3. Halk Edebiyatı İçinde Yerleri
Koşma, Âşık tarzı halk edebiyatının temel taşıdır. Aynı dönemde şunlar da görülür:
→ Destan: Uzun anlatı biçiminde kahramanlık öyküleri.
→ Türkü: Ezgili, anonim halk şiiri.
→ Mani: Kısa, dörtlük biçiminde anonim ürün.
→ Ağıt: Ölü veya felaket karşısında söylenen yas şiiri.
Koşma, bu türlerin arasında en kişisel ve bireysel duyguları taşır.
Mani kısa bir nefes gibiyken, destan uzun bir öyküdür; koşma ise duygunun sazla söylenen hikâyesidir.
🪞 4. Koşuk ve Koşmanın Karşılaştırılması
Ölçüt → Koşuk → Koşma →
Dönem → İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı → Halk Edebiyatı (İslamiyet Sonrası)
Söyleyen → Ozan (Kam, Şaman) → Âşık
Nazım birimi → Dörtlük → Dörtlük
Ölçü → Hece ölçüsü (7’li, 11’li) → Hece ölçüsü (özellikle 11’li)
Konu → Aşk, doğa, kahramanlık → Aşk, ayrılık, gurbet, ölüm
Dili → Arı Türkçe → Halk dili (Türkçe + yer yer Arapça/Farsça kelimeler)
Söyleniş biçimi → Kopuz eşliğinde → Saz eşliğinde
Mahlas → Yoktur → Son dörtlükte vardır
🌄 5. Türk Edebiyatındaki Yerleri
Koşuk ve koşma, Türk şiir geleneğinin iki kardeş koludur.
Birincisi, Göktürk bozkırlarının sözlü dünyasından gelir;
ikincisi, Anadolu’nun köy odalarına, yaylalarına, saz gecelerine taşınır.
Koşuk’ta doğanın dili, Koşma’da insanın kalbi konuşur.
Biri toplumun ortak duygusunu, diğeri bireyin iç sesini yansıtır.
Birer Örnekle Koşuk ve Koşma Tahlili
Aşağıda bir koşuk ve bir de koşma örneği var.
Koşuk – Âşık Ruhsatî
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
(…)
Koşma – Karacaoğlan:
Âşık tarzı Türk halk edebiyatının önde gelen şairlerindendir. Gerçek adı ve hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. Şiirleri ve halk arasında söylenegelen anlatılar, onun XVII. yüzyılda Çukurova ve Toroslardaki Türkmen aşiretleri arasında yaşadığını ortaya koymaktadır. Şiirlerinde sıla özlemi, aşk, tabiat, ayrılık, ölüm ve gurbet temalarını işlemiştir. Koşma nazım şeklinde usta olan sanatçı koşmalarını genellikle güzelleme türünde söylemiştir. Koşmalarında duygu ve düşüncelerini içten ve özgün bir anlatımla dile getirmiştir.
KOŞMA
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac’oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Şimdi hem Âşık Ruhsatî’nin “Koşuk”u hem de Karacaoğlan’ın “Koşma”sını önce ayrı ayrı biçim-dil-tema-ahenk analizini yapalım, sonra kısa bir karşılaştırma.
🎶 1. Âşık Ruhsatî – “Daha senden gayrı âşık mı yoktur” (Koşuk)
Biçim Özellikleri
* Nazım birimi: Dörtlük
* Ölçü: 11’li hece ölçüsü (6+5 ya da 4+4+3 duraklı)
*Da-ha / sen-den / gay-rı / â-şık / mı / yok-tur* (11 hece)
* Kafiye düzeni:
1. dörtlük → a-a-b-a
2. dörtlük → c-c-c-a
3. dörtlük → d-d-d-a
Bu biçim klasik halk koşması kafiye düzenidir.
* Redif:
“deli gönül” kelime grubu her dörtlük sonunda tekrarlanan rediftir.
* Kafiye:
*yoktur – beri – say – uy* /
*serime – kârime – deme – uy* /
*üz – yüz – bez – doy*
Burada “uy” ve “doy” redif, ondan önceki ses benzerlikleri kafiyedir.
🎵 Ahenk Unsurları
→ Tekrarlar ve redif ritmi güçlendirir.
→ Aliterasyon (ses yinelemesi): “deli gönül” ifadesindeki *l* ve *n* sesleri içsel bir müzik yaratır.
→ Hece ölçüsü ve duraklar doğal bir konuşma melodisi verir.
💬 Konu ve Tema
Koşukta ana tema insanın faniliği, dünyanın geçiciliği ve gönlün doymayan arzusudur.
Âşık Ruhsatî, “deli gönül”ü bir iç ses gibi konuşturur.
Dünyanın yalan olduğunu, ölümün kaçınılmazlığını, insanın aklını değil gönlünü dinlemesini öğütler.
🧠 Dil ve Üslup
→ Dil halkın anlayacağı kadar sade, ama tasavvufi çağrışımlarla yüklüdür.
→ “Kendini iki adama uydur” derken, akıl-gönül çatışması ve hikmetli öğüt tonu vardır.
→ “Bir top bez, mezaristan” imgeleriyle ölüm bilinci ve kader teması işlenir.
🎶 2. Karacaoğlan – “Vara vara vardım ol kara taşa” (Koşma)
Biçim Özellikleri
* Nazım birimi: Dörtlük
* Ölçü: 11’li hece ölçüsü (4+4+3)
*Va-ra / va-ra / var-dım / ol / ka-ra / ta-şa*
* Kafiye düzeni:
1. dörtlük → a-a-b-a
2. dörtlük → c-c-c-a
3. dörtlük → d-d-d-a
* Redif:
Her dörtlük sonunda tekrarlanan “Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” dizesi rediftir.
* Kafiye:
*taşa / kardaşa / yaşa* → “aşa” sesi tam kafiyedir.
Aynı şekilde “indirdi / soldurdu / gönderdi” – “dir-di” ekleri redif, öncesi kafiyedir.
🎵 Ahenk Unsurları
→ Redif tekrarları şiire ağıt ritmi verir.
→ “Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” hem anlam hem ses bakımından nakarat işlevi görür.
→ Karacaoğlan’ın saz şiiri geleneğinde olduğu gibi içsel bir ezgi vardır.
💬 Konu ve Tema
Koşma insanın üç temel acısını işler: ayrılık, yoksulluk, ölüm.
Şair, kaderin kaçınılmaz yanını halkın diliyle anlatır.
Dünyanın faniliği ve hayatın geçiciliği vurgulanır ama Ruhsatî’ye göre daha somut ve dünyevî bir bakış vardır.
Karacaoğlan “acı”yı yaşarken söyler; Ruhsatî “bilgelikle” anlatır.
🧠 Dil ve Üslup
→ Tamamen halk dili: anlaşılır, sade, doğal.
→ Arapça-Farsça kelimeler yok denecek kadar az.
→ Halk deyimleriyle örülüdür: “kondum göçülmez”, “gül benzi soldurmak”.
→ Duygu doğrudan söylenir; tasavvufi değil, insani ve realisttir.
⚖️ 3. Karşılaştırmalı Değerlendirme
Unsur → | Âşık Ruhsatî (Koşuk) → | Karacaoğlan (Koşma) → |
Dönem → XIX. yüzyıl (tasavvuf etkili halk şiiri) → XVII. yüzyıl (klasik halk şiiri dönemi)
Tema → Dünya faniliği, ölüm bilinci, nasihat → Ayrılık, yoksulluk, ölüm acısı
Üslup → Öğüt veren, mistik, sakin → İçten, duygulu, doğrudan
Duygu yoğunluğu → Düşünceye dayalı, derin → Yaşanmışlığa dayalı, yalın
Redif → “Deli gönül” (kişileştirme) → “Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” (nakarat)
Kafiye-ölçü → 11’li hece, a-a-b-a → 11’li hece, a-a-b-a
Köken → Tasavvufî Halk Edebiyatı → Lirik Halk Edebiyatı
Ben dili → Gönülle özdeş, “deli gönül” → Ben-özdeş, doğrudan şairin sesi
Ahenk kaynakları → Tekrar, iç uyum, “l” sesleri → Nakarat, tam uyak, ezgi melodisi
🎯 Genel Sonuç
Koşuk, bilgelik ve içe dönük sorgulama şiiridir.
Koşma ise yaşamın sıcak acılarını dile getirir.
Ruhsatî’nin “deli gönül”ü, insanın kendi vicdanıyla konuşmasıdır;
Karacaoğlan’ın “ayrılık-yoksulluk-ölüm” üçlemesi ise halkın ortak kaderinin destanıdır.
İkisi bir arada düşünüldüğünde, Türk Halk Şiiri’nin hem tasavvufî derinliğini hem duygusal yalınlığını temsil ederler.
Şiir ile İlgili Kavramlar
Kafiye (Uyak):
Şiirde dize sonlarında tekrarlanan, ahenk oluşturan, aynı görevde olmayan ancak benzeşen ses ve hecelere kafiye denir. Benzeşen seslerin sayısına ve kelimelerin anlamına göre türlere ayrılır. Tek ses benzerliğine yarım kafiye, iki ses benzerliğine tam kafiye, üç veya daha fazla ses benzerliğine zengin kafiye adı verilir. Cinaslı kafiye ise yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı sözcüklerin benzerliğine dayanır.
Redif:
Şiirde dize sonlarında tekrarlanan, aralarında ses benzerliği olan, görevleri ve anlamları aynı sözcük veya eklere redif denir.
Yukarıdaki koşmanın kafiye ve redifleri
-aş: ……………………….
-a: ……………………….
-r: ……………………….
-di: ……………………….
-ç: ……………………….
-ilmez: ……………………….
Nazım Birimi:
Şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan ve şiiri oluşturan en küçük dize topluluğuna nazım birimi adı verilir. Yukarıdaki koşukun nazım birimi dörtlüktür.
Nakarat:
Şiiri oluşturan bölümlerin sonunda tekrarlanan dizelere nakarat denir. Halk şiirinde ise tekrarlanan bu dizelere kavuştak adı verilir. Yukarıdaki Koşukta “Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” dizeleri nakarattır.
Mahlas:
Şiirde şairin kullandığı takma ada mahlas denir. Halk şiiri geleneğinde tapşırma olarak da ifade edilir. Türk halk şiiri ve divan şiirinde şairler, genellikle şiirin son bölümünde mahlas/tapşırma kullanır. Yukardaki koşukta da son dörtlükte Karac’oğlan der ki, şeklinde tapşırma/mahlas yer almıştır.
Ölçü:
Şiirdeki dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değeri bakımından denkliğine dayanan ahenk unsuruna ölçü denir. Hece ölçüsü, şiiri oluşturan dizelerin hece sayısı bakımından eşitliğine dayanır. Aruz ölçüsünde dizelerdeki hecelerin ses değeri açısından denkliği esas alınır. Serbest ölçüde ise herhangi bir ölçüye bağlı kalınmaz. Bu koşmanın ölçüsü 11’li hece ölçüsüdür.
Şiirde içiçe geçen üç unsur: Ahenk, Ritim ve Ezgi
Ahenk
Edebî metinlerde kelimelerin sıralanışından veya birbirleriyle ilişkisinden doğan ve kulağa hoş gelen ses düzenidir.
Ritim
Bir dizede vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde tekrarlanmasından doğan ses uygunluğudur.
Ezgi
Belli kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisini ifade eden müzik terimidir.
Sözcüklerin Zaman İçinde Değişimi
Sözcüklerin zaman içinde değişimine bir örnek: “iyi” sözcüğü
edgü – VIII. yüzyıl Orhun Abideleri
eygü – XIV. yüzyıl Garibnâme – Âşık Paşa
eyü – XVIII. yüzyıl Hayriyye – Nabi
iyi – XX. yüzyıl Safahat – Mehmet Âkif Ersoy
REŞİDE HATİCE HANIM VAKFI HAYVANLARA SU İÇİREN VAKIF
Vakfın gelirinden bin kuruş ile İstanbul’da ihtiyaç bulunan bir mahalde bir su kuyusu kazılacak, buraya bir mermer taban, bilezik ve tulumba ve tulumbanın yanına gelip geçen Müslümanların abdest almaları için üç musluklu bir mermer taş tekne konulacak, taş teknenin yanına hayvanların su içmesi için yine bir taş tekne yapılarak hayvanların su içmesi sağlanacaktır.
OSMANLILARIN HAYVAN SEVGİSİ
Devrin hayvanseverlerinden Reşide Hatice Hanım sokak hayvanlarının özellikle yaz günleri susuz kalmaması için kısıtlı imkanlara sahip vakfiye bütçesinden pay ayrılmasını şart koşmuştu. İstanbul’da bir su kuyusu açılmasını vakfiye şartnamesine koyan Reşide Hatice Hanım bu kuyudan çıkan suyun müslümanların abdest alması için kullanılmasını, ayrıca hemen yanına bir yalak yapılarak sokak hayvanlarının da bu sudan istifade etmesini istemişti.
Osmanlı’dan Günümüze İlginç Vakıflar (haz.: M. Çam, E. Yavuz, H. Tunçay)
LİSAN
(…) Açık sözle kalmalı
Fikre ışık salmalı;
Müteradif sözlerden
Türkçesini almalı.
Yeni sözler gerekse
Bunda da uy herkese;
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse. (…)
Ziya Gökalp – Yeni Hayat Doğru Yol Mecmuası

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı: 1. Tema Sözün Ezgisi - Koşuk ve Koşma
Eklenme Tarihi: 29 Ekim 2025





Konu hakkında yorumunuzu yazın