AÖL Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Konu Özeti
Açık Lise Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Testleri
Açık Öğretim Lisesi Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Dersi Konu Özeti
UNİTE 1 – 1. KONU: 2. Dünya Savaşı
Yumuşamanın Etkileri
» Yumuşama, ayrıca, soğuk savaş döneminde Doğu-Batı ilişkilerinde çatışma ve gerginliğin azaldığı tarihsel bir dönemi tanımlamak için de kullanılmaktadır.
» 1962 Küba Bunalımı’ndan sonra ABD ile SSCB’nin nükleer bir savaşın eşiğinden dönmesi iki devleti birbirlerine karşı gerginliği azaltıcı ve daha yumuşak bir siyaset izlemeye yöneltmiştir.
» Yumuşama Dönemiyle beraber Doğu ve Batı Avrupa devletleri arasında AGİK Görüşmeleri başlamış ve ilişkiler güçlenmiştir.
» ABD, SSCB’ye karşı denge unsuru sağlamak amacıyla Çin’le ilişkilerini güçlendirmiştir.
» ABD ile SSCB arasında nükleer savaş tehlikesini azaltmak amacıyla SALT ( Nükleer Silahları Sınırlandırma Görüşmeleri) Görüşmeleri başlamıştır.
» Doğu ve Batı blokları dışında “ Üçünçü Dünya Ülkeleri” denilen ülkelerin katılımıyla “ Bağlantısızlar Hareketi” ortaya çıkmıştır.
UNİTE 1 – 2. KONU: Küba Bunalımı ve Bloklar arası İlişkilere Etkisi (1962)
» Fidel Castro’nun 1959 yılında iktidarı ele geçirmesinden sonra, 1960 ve 1961 yıllarında, komünistler Küba siyasetine hâkim oldular. Bu arada da Küba, Sovyet Rusya ile sıkı ilişkiler kurdu ve askeri bakımından güçlendi.
» Bu arada Sovyetler Küba’ya tüm dünyadan habersiz ABD’yi vurabilecek güdümlü füzeler yerleştirdi.
» Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Kennedy, 22 Ekim 1962′de yaptığı televizyon konuşmasında, Sovyetler Birliği’nin Küba topraklarına, Amerika’nın büyük bir kısmını vurabilecek nükleer başlıklı füzeleri gizlice yerleştirdiğini açıklayarak, Kruşçev’den füzelerin hemen sökülmesini istedi.
» Sovyetler Birliği, Türkiye’de bulunan Jüpiter füzelerinin de sökülmesi kaydıyla Küba’daki füzelerin sökülmesini kabul etmiştir.
UNİTE 1 – 3. KONU: ( SALT Görüşmeleri) (1963-1979)
» Küba Bunalımı’nda ortaya çıkan nükleer problemin tehlikesinin anlaşılması üzerine, bir daha böyle bir problemle karşılaşmamak için;
» SALT-I Stratejik Silahlan Sınırlandırma görüşmeleri 26 Mayıs 1972 tarihli Moskova Anlaşması’nın yapılmasıyla sona erdi.
» SALT-II 18 Haziran 1979′da ABD ve Rusya arasında imzalanan “Bütün stratejik füzelerle uzun menzilli bombardıman uçaklarının miktarını sınırlandırma” antlaşmasıdır.(SSCB’nin Afganistan’ı işgaliyle yürürlükten kalkmıştır)
UNİTE 1 – 4. KONU: Vietnam Savaşı
» II. Dünya Savaşı’ndan sonra Japon işgalinin son bulmasıyla Fransız sömürgesi olan Vietnam’da Komünistlerle Milliyetçiler arasında iç savaş başlamıştı.
» ABD’de Fransa Vietnam’dan çekilince, Birleşmiş Milletlerle beraber, 17. paraleller sınır olmak üzere Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmasını sağlamıştır.
» Kuzeydeki Komünistlerin güneye saldırmasıyla başlamış ABD’nin müdahalesiyle uluslar arası bir boyut kazanmıştır.
» Savaşı S.S.C.B, Çin, Kuzey Kore, K.Vietnam kazandı. Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam 1975 yılında birleştiler.
UNİTE 1 – 5. KONU: Helsinki Nihai Senedi
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, Helsinki’de çalışmalarına başlamıştır. 1 Ağustos 1975′de Helsinki Nihai Senedi’nin (Sonuç Belgesi olarak da anılmaktadır) 33 Avrupa ülkesi (Arnavutluk hariç tüm Avrupa ülkeleri) ile ABD ve Kanada tarafından Devlet veya Hükümet Başkanları düzeyinde imzalanmasıyla hayata geçmiştir.
AGİK’in anayasası sayılan 10 ilke şunlardır:
1 Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı,
2 Kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinden kaçınma,
3 Sınırların ihlal edilmezliği,
4 Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması,
5 Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü,
6 İçişlerine karışmama,
7 İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı,
8 Halkların eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması,
9 Devletler arasında işbirliği,
10 Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi.
Not: Nihai Senet, uluslararası hukuk açısından bağlayıcı bir belge olmayıp siyasi bağlayıcılığa sahip bulunmaktadır.
UNİTE 1 – 6. KONU: Keşmir Sorunu
» Pakistan ve Hindistan arasında 1947 Ekim ayında Pakistan’a bağlı güçlerin Keşmir’in bir bölümünü Srinagar’a kadar işgal etmesi üzerine, Hint Birlikleri’nin de Hindistan işgali altındaki Keşmir’in bugünkü yazlık başkent olan Srinagar’ı ele geçirmesiyle bir kontrol hattı şeklindeki bugünkü sınır ortaya çıktı.
» Keşmir Bölgesi, Pakistan’ın elindeki ve Keşmir’in yaklaşık yüzde 30′unu oluşturan Azad Keşmir (Özgür Keşmir) ve kalan kısmı işgal eden Hindistan kontrolündeki Keşmir Vadisi, Jammu ve Ladakh bölgeleri şeklinde ikiye bölünmüş oldu.
» Bu durum bugünün iki nükleer gücünün arasında yıllardır süren bir sorunu da kaçınılmaz şekilde ortaya çıkarmış oldu.
UNİTE 1 – 7. KONU: Sovyetlerin Afganistan’ın İşgali
» Afganistan’da kral Davud’un devrilmesinde sonra iktidara gelen Halk Partisi’nin Marksist ve Leninist politikalarına karşı halkın ayaklanması üzerine hükümet SSCB’den yardım istemiştir.
» Sovyetler, 27 Aralık 1979′da ülkeyi fiilen işgal ettiler. Devlet başkanı Hafızullah Amin öldürüldü ve yerine Babrak Karmal getirildi.
» Sovyet işgaline tepki olarak, ABD ve 70′e yakın ülke Moskova’da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları’na katılmadı.
UNİTE 1 – 8. KONU: Arap – İsrail Savaşları
1967-68 Arap İsrail Savaşları
» 5 Haziran 1967 günü saat 08.00’de İsrail birliklerinin taarruzuyla başlayan savaşta, İsrail önce Ürdün ve Suriye’ye karşı savunma ve Mısır’a karşı saldırı yapmıştır. Mısır’ın yenilmesi ve Süveyş Kanalı’nın ele geçirilmesi üzerine Suriye ve Ürdün’e saldıran İsrail ordusu Suriye’den Golan Tepelerini aldı.
» Birleşmiş Milletlerin, 10 Haziran 1967 günü saat 19.30′da “ateşkes” çağrısı üzerine çarpışmaya son verildi.
» Savaşın sonunda: İsrail Süveyş Kanalına kadar olan toprakları ele geçirmiş, Mülteci sorunu daha da artmıştır.
1973 Arap – İsrail Savaşları (Yom Kippur Savaşı)
» 1967 Savaşı sonrasında ümitlerini BM’ye ve ABD – SSCB görüşmelerine bağlamış olan Arap devletleri umduklarını bulamayınca hızla silahlanma faaliyetlerine girişmişlerdir.
» Mısır ve Suriye orduları, İsrail’in en büyük bayramını kutladığı gün (Yom Kippur), yani 6 Ekim 1973 günü başlayan taarruzuna İsrail önce Suriye tarafına ağırlık vererek karşı koymuş, Suriye ordusunu bertaraf ettikten sonra Mısır’a yönelmiş Süveyş’in batısına asker çıkarmayı başarmıştır.
» 26 Ekim’de BM Barış Gücünün gelmesiyle İsrail ateşkese uymuştur.
Camp David Antlaşması
1973′te gerçekleşen Yom Kippur Savaşı’ndan sonra ABD dışişleri bakanı Henry Kissinger Mısır’la İsrail arasında bir mekik diplomasisi başlattı. Bu diplomasinin ürünü de 17 Eylül 1978 tarihinde imzalanan Camp David anlaşması oldu.
Anlaşmaya göre İsrail 1967 Haziran savaşında işgal ettiği Sina yarımadasından çekilecek buna karşılık Mısır, İsrail’i resmen tanıyacak ve onunla diplomatik ilişkileri başlatacaktı.
Böylece ilk kez bir Arap ülkesi İsrail’i resmen tanımış ve işgal ettiği topraklar üzerindeki varlığını meşru olarak tanımıştır.
UNİTE 1 – 9. KONU: İslam Konferansı Örgütü (1969)
» Church of God adlı tarikata bağlı Dennis Michael Rohan adında Avustralyalı bir Hıristiyanın 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları İslam Konferansı Teşkilatını kurdular.
» Eylül 1969 tarihinde Fas’ın başkenti Rabat’ta toplanıp, İslam ülkelerini çatısı altında toplamak üzere kurulan 57 üyeye sahip, Avrupa Konseyi veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası hukuk tüzel kişiliğini haiz bir uluslar arası teşkilattır.
» Örgütün merkezi Cidde’dir. Amacı İslam ülkeleri arasında iktisadi, sosyal, kültürel, bilimsel alanlarda işbirliğini güçlendirmek, uluslararası örgütlerle dayanışmayı yürütmektir
» İslam Konferansı Teşkilatı’nın 20 Ekim 1975 tarihli zirve toplantısında İslam Kalkınma Bankası’nın kuruluş planı onaylandı.
» Bugün İslam âleminin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir.
» 2005’ten itibaren genel sekreterlik görevini Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yapmaktadır
UNİTE 1 – 10. KONU: 1973 Petrol Krizi ve OPEC’in Kuruluşu
Krizin Sebebi
Arap ülkelerinin, ülkelerindeki petrolü Batı dünyasına karşı siyasi koz olarak kullanmak istemeleridir.
1973 Arap-İsrail Savaşı bu krizi hızlandırmıştır. OPEC (Organization of Petroleum Exporting Countries), yani Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı,1960 Ağustos’unda kurulmuştu.
Üye sayısı 13′e kadar çıkan bu teşkilatın kuruluş amacı;
Petrol fiyatlarının tespiti başta olmak üzere, ortak sorunlarını birlikte çözümlemekti.
OPEC kurulduğunda, hemen hemen bütün petrol üreticisi ülkelerde, petrol kaynakları, Amerikan petrol şirketlerince işletilmekteydi.
Petrol Krizine Neden Olan Gelişmeler
Açık Lise Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Testleri
Açık Öğretim Liseleri Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Testleri
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Testi (Mart 2018)
Açık Öğretim Liseleri Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Testleri
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Testi (Mart 2018)
Bazı Orta Doğu ülkeleri, petrol şirketlerini millileştirme yoluna gittiler. Petrolün Batı ve Amerika üzerinde siyasi baskı aracı olarak kullanılması için iki yol vardı: Biri üretimi ve dolayısıyla ihracatı kısmak, diğeri de fiyatları yükseltmekti.
Üretimi kısmanın iki sakıncası vardı. Önce, üretici ülkelerin gelirlerini azaltırdı, sonra da, bütün Batı endüstrisi enerji bakımından petrole dayandığı için üretimi kısmak sert tepkilere yol açabilirdi. İşte bu sebeplerden, 1973 savaşından sonra ikinci yola, yani fiyatların yükseltilmesine başvuruldu.
Bu metodun başarılı olduğu söylenebilir. Çünkü, 1973 Ocak ayında varili 2.59 dolar olan Arap petrolü, 1973 Ekim’inde 5.11 ve 1974 Ocak ayında da 11.65 dolara çıktı. Bu, bir yıl içinde dört mislinden fazla bir artış demekti.
Bu fiyat artışları özellikle Batı Avrupa’da ve Japonya’da bir paniğe sebep oldu.
Ortak Pazar veya resmi adı ile Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilatı (E.E.C.), 6 Kasım 1973′de yayınladığı bir bildiride, Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 338 sayılı kararlarını desteklediklerini kuvvet yoluyla toprak kazanılmasını kabul etmediklerini, İsrail’in 1967′de işgal ettiği topraklardan çekilmesini, bununla beraber, bölgedeki her devletin egemenlik, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı ile “güvenlikli ve tanınmış sınırlar içinde” barış içinde yaşama hakkına saygı gösterilmesi gerektiğini ilan ettiler.
Japonya ise, 22 Kasımda Arapları tutan öyle bir tavır aldı ki, sadece İsrail ile ilişkilerini kesmediği kaldı. İngiltere ise, 6 Ekim 1973 de, Orta Doğu ülkeleri için silah ambargosu ilan etmişti. Fakat Kasım ayında ambargo İsrail’e yönelik bir şekil aldı.
Suudi Arabistan, İsrail’i destekleyen Amerika ve Hollanda’ya karşı petrol ambargosu uyguladıysa da, bu ambargo Amerika’nın Orta Doğu politikasında hiç bir değişiklik yapmadı. Amerika’nın bu ambargoya karşı tepkileri de bir hayli sert oldu. Hatta petrol üreten Arap ülkelerinin petrol politikası, Batı’nın sanayini çökertecek hale geldiği takdirde, Amerika’nın Basra Körfezi bölgesine bir silahlı müdahale ihtimalinden veya bunun planlamasından dahi söz edildi.
Arapların bu petrol silahına karşı Amerika’nın başvurduğu ikinci yol da, 1974 Ekim’inde, Amerika, Kanada, Fransa hariç Ortak Pazar ülkeleri, Japonya, İspanya, Türkiye, Avusturya, İsviçre, İsveç ve Norveç’in katılması ile Milletlerarası Enerji Ajansı’nın kurulması oldu. Bu kuruluşun amacı, enerji ve petrolün sağlanmasında, kullanılmasında bir işbirliğini, dayanışmayı ve ortak planlamayı gerçekleştirmekti.
Sonuç:
Petrol krizinin 1973 – 1974′de Batı’da yaptığı ilk şoktan sonra, petrol meselesi, yani her altı ayda bir OPEC ülkelerinin ham petrol fiyatlarına zam yapmaları, normal karşılanmaya başlandı. Batı’nın sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeleri, fiyat artışlarından doğan sarsıntıyı kısa sürede atlattılar. Çünkü sanayileşmiş ülkelerin korktuğu üretimin azaltılması idi. Yoksa fiyat artışlarına kolay ayak uydurdular. Sonuçta, artan fiyatların üretici ülkelere sağladığı gelir, yani sermaye, yine Batı bankalarına ve Batı’nın nakit piyasasına geçti. İkincisi, Batı’nın sanayileşmiş ülkeleri, artan petrol fiyatlarını kolaylıkla kendi sanayi ürünlerine ve teknolojilerine yansıttılar. Yani Arap ülkeleri pahalı sattılar ve aldıklarını da pahalı almaya başladılar. Bu arada olan, gelişmekte olan fakir ülkelere oldu. Türkiye de, artan petrol fiyatlarının büyük acısını çekmiştir. Petrol üreten Arap ülkeleri, özellikle geri kalmış veya gelişmekte olan Müslüman ülkeler için yeterli bir yardım programı da gerçekleştirmediklerinden, Batı’nın zengin ülkelerine vurmak istedikleri darbenin acısı, bu Müslüman fakir ülkelerin sırtından çıkmıştır.
UNİTE 1 – 11. KONU: Türk Dış Politikası
Türkiye – Amerika Münasebetleri
» 1960’lı yıllardan itibaren Türk Amerikan Münasebetlerinde Kıbrıs Meselesi önemli rol oynamıştır.
» Bu dönemde Kıbrıs Konusunda ABD’nin tavrını ortaya koyan Johnson Mektubu ve 1975-78 yılları arasındaki ambargo dönemi Türk – Amerikan ilişkilerinde sarsıntılara yol açmıştır.
Türkiye – SSCB Münasebetleri
» 1950-64 arası dönemde Türk SSCB münasebetlerinde 1950 ile 1960 arasında Ortadoğu’da ortaya çıkan gelişmelerinin ortaya çıkardığı huzursuzluk devam etmiştir.
» 1964’e kadar SSCB Türkiye’nin Kıbrıs’ı bir NATO üssü haline getirmesinden korktuğu için, Kıbrıs konusunda Türkiye aleyhinde bir politika izlemiş, Türkiye’nin adaya müdahalesine karşı çıkmıştır.
» Ancak ABD ile Kıbrıs Meselesi’nden dolayı yaşanan Johnson Mektubu Türkiye’nin SSCB ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine 12 yol açmıştır. 1964-70 arasında karşılıklı ziyaretlerle ortaya çıkan olumlu hava 1970’li yıllarla birlikte tekrar durgunluk ve soğukluk dönemi başlamıştır. 1974 Kıbrıs Harekâtı’na SSCB’nin karşı çıkması, Türk askerinin adadan çekilmesini istemesi, Garanti Antlaşmasını geçeriz sayması ve Kıbrıs meselesinin milletlerarası bir konferansta ele alınmasını istemesi Türk – SSCB ilişkilerinde tekrar soğukluğa yol açmıştır
Türkiye Ortadoğu İlişkileri
» 1955-59 arası dönemde Türkiye Ortadoğu devletleriyle siyasi çatışmalardan dolayı pek sıcak olmamıştır. Çünkü bu dönemde Batı Bloğuna dâhil olan Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin olmasını istemeyen SSCB bölgedeki nüfuzunu devam ettirmek için Batıyla çatışma halinde olan Arap Ülkelerinin Türkiye’yle diyalog kurmasını önlemiştir.
» Ancak Türkiye, 1963-64’ten 1973 Petrol Krizine kadar olan dönemde ise Kıbrıs Meselesi’nden dolayı Ortadoğu devletleriyle ilişkilerin iyi olmasına önem vermiştir.
Ermeni Terör Olayları ve ASALA
1975 yılında Lübnan’ın Beyrut şehrinde kurulan ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia)
- kendisini Uluslararası Devrim Hareketi’nin bir parçası olarak kabul etmekte,
- Türkiye ile müttefiklerini can düşmanı saymakta,
- Ermeni davasının ancak silahlı mücadeleyle çözümlenebileceği görüşünü savunmaktadır
Örgütün amaçları:
1915 yılında Türkiye’de meydana geldiğini iddia ettikleri ” Sözde Ermeni Soykırımı’nın” Türk Devletince itirafını sağlamak, Türkiye’yi bu sözde soykırım nedeni ile tazminat ödemeye zorlamak, Türkiye’nin işgal ettiğini iddia ettikleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu yöremizdeki toprakların sözde yasal sahiplerine yani Ermenilere iadesini sağlamak.
» Örgüt bu amaç için ilk eylemini Dünya Kiliseler Birliği’ne yaptığı bir bombalı saldırıyla başlatmış ama terör eylemlerini daha çok Avrupa’da Türk diplomatik temsilcilerine yönelik olarak gerçekleştirmiştir.
» Ermeni teröristler, 42 diplomatımızı ve 4 yabancının hayatını katlederken, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişiyi de yaralamıştır.
» 1983 Paris Orly Havaalanı saldırısından sonra örgüt birçok ufak gruba bölünmüştür. Zamanla örgüt içi çekişmeler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, kurucularından Agop Agopyan öldürülmüş, Ermeni halkından da yeterli destek göremeyip, tarih sahnesinden çekilmiştir.
Kıbrıs Meselesi ve Türk – Yunan İlişkileri
» 1968’den sonra başlayan Kıbrıs Görüşmelerinde Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezden gelerek Türkleri azınlık statüsünde yaşatma politikası 1974’e kadar devam etmiştir.
» Ancak 1974 senesi Türk – Yunan ilişkilerinde Kıta Sahanlığı sorunu çerçevesinde yeni bir sorun ve dönem başlattı. Türkiye’nin Çandarlı adlı araştırma gemisinin, 1974 Mayısında, Ege Denizi’nin milletlerarası sularında ve Türkiye’ye göre de Türkiye’nin kıt’a sahanlığı içinde, petrol araştırmalarına başlaması üzerine, Yunanistan bu suların, kendisinin kıt’a sahanlığı içinde bulunduğu iddiası ile ortaya çıktı
» ABD’nin baskıları ve NATO Müzakerelerine rağmen Yunan cuntasının Sampson’u adadan geri çekmemesi üzerine 20 Temmuz 1974 sabahı, Türk silahlı kuvvetleri, Türk jetlerinin havadan himayesinde, Girne bölgesinden Kıbrıs’a ayak basmaya başladı.
- Amerika’nın Türkiye ve Yunanistan nezdindeki faaliyetleri neticesi,
- Kıbrıs’taki çıkarmanın askeri durumu dolayısıyla, Türkiye, Güvenlik Konseyi’nin kararını kabul ederek 22 Temmuz 1974 saat 17.00′den itibaren ateş kesti.
» 23 Temmuz günü ise Yunan hükümeti istifa etti ve Cumhurbaşkanı Kizikis, eski başbakanlardan ve Fransa’da yaşamakta olan Constantin Karamanlis’i milli birlik hükümetini kurmak üzere Atina’ya davet etmiştir. Kıbrıs’ta da Sampson’un yerini Glafkos Klerides almıştır. II. Kıbrıs Harekatı 16 Ağustos 1974 akşamı saat 19:00′dan itibaren Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aynı günlü ve 360 sayılı kararına uyarak ateş-kesi kabul etmesiyle sona erdi. İki gün içinde Türk silahlı kuvvetleri, Magusa-Lefkoşe-Lefke-Kokkina çizgisine ulaşarak adanın % 38′ini ele geçirmişlerdi.
» II. Kıbrıs Harekatı, birincisinin aksine, dünya kamu oyunda Türkiye’nin aleyhine bir havanın doğmasına sebep olmuştur. I.Harekat bir hukuki müdahale mahiyetinde telakki edilmesine mukabil, II. Harekat bir toprak iktisabı ve bir işgal olarak telakki edilmiştir. Rumların Kıbrıs Türklerine uyguladığı zulüm görmezden gelinmiştir
UNİTE 2: Küreleşen Dünya
Açık Lise Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Testleri
Açık Öğretim Liseleri Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Testleri
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 8 (Mart 2018)
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 7
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 6
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 5
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 4
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 3
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 2
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Online Test 1
Açık Öğretim Liseleri Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Testleri
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Testi (Mart 2018)
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 6
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 5
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 4
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 3
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 2
AÖL Seçmeli Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Online Test 1
UNİTE 2 – 1. KONU: SSCB’nin Dağılması
Glasnost ve Perestroyka
Perestroyka (Yeniden Yapılanma) nedir?
1980’li yıllardan sosyalizmin artık işleyemez hale gelmesi üzerine ekonomiyi biraz serbestleştirerek devletin bütünlüğünü korumaya çalışan SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov tarafından uygulanan politikadır.
Glasnost (Açıklık) nedir?
1985’ten itibaren Gorbaçov tarafından SSCB’nin demokratikleşmesine doğru değişim amacıyla uygulanmış politikaların tümüne verilen addır. Gorbaçov’un amacı halkın devlete güvenini artırmak için toplumun her düzeyinin katılabileceği, herkese söz hakkı tanınacak olan bir tartışma ortamını mümkün kılmaktı.
Doğu Bloğu’nun Dağılması
» Doğu Bloğu ülkelerini ekonomik yönden birbirine bağlayan COMECON (Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi), 28 Haziran 1991′de üye devlet temsilcilerinin Budapeşte’de toplanıp kuruluşun feshine ilişkin protokolü imzalamalarıyla sona erdi.
» COMECON’un feshi kararını, NATO’ya karşı kurulmuş olan Varşova Paktı’nın 1 Temmuz 1991′de son verilmesi kararı takip etti. Böylece, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını Doğu Bloku’nun dağılması olayı takip etmiş oldu
Doğu Bloğu’nun Dağılmasının Sonuçları
» Sovyetler Birliği’nde ilk kopmalar Baltık ülkelerinde (Estonya, Letonya ve Litvanya) meydana geldi ve bunu diğerleri takip etti.
» Asıl Rusya’yı oluşturan üç cumhuriyetten (Moskova Rusyası, Ukrayna Rusyası ve Beyaz Rusya) özellikle Ukrayna Rusyası’nın bağımsızlığını ilan etmesi, Sovyetlerin sonunu getiren en önemli gelişme oldu.
» Eski Sovyetlerin dağılması, Türkiye’ye ek olarak beş Türk Cumhuriyeti’nin daha tarih sahnesine çıkmasını sağladı. Bunlar; Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan olup, ayrıca Azerbaycan’a bağlı özerk bir cumhuriyet olan Nahçıvan ile Türkiye’nin ilişkileri yeni bir ivme kazandı.
2. KONU: Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlığını Kazanması
Alma Ata Zirvesi (21 Aralık 1991)
» 21 Aralık 1991′de Kazakistan’ın o zamanki başkenti Alma-Ata’da Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan, Ermenistan ve Moldova’nın katılımıyla toplanan zirvedir.
» Alma-Ata Zirvesi ile Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 Cumhuriyet, 21 Aralık 1991′de Sovyetler Birliği’ne fiilen son vermiş oldu.
Azerbaycan
SSCB’nin uyguladığı Glasnost ve Perestroyka politikalarının etkisiyle 19 Haziran 1989 tarihinde Ebulfeyz Elçibey önderliğinde kurulan Halk Cephesi SSCB’den Azerbaycan’a bağımsızlık vermesini istemesi üzerine Rus Kızıl Ordusu Bakü’ye girdi.Mart 1990’da yapılan seçimlerin ardından 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti.
Kazakistan
Nazarbayev ülkesini demokrasi ve serbest Pazar ekonomisine geçirmek için önlemler aldı, düzenlemeler yaptı. Siyasal partilerin kurulmasına izin verdi. Azat (Hürriyet) Partisi Kazakistan’ın egemenliğini kazanmasında önemli rol oynadı. 26 Mart 1990’da seçilen parlamento 24 Nisan 1990’da Nazarbayev’i cumhurbaşkanı seçti. 16 Aralık 1991’de Kazakistan’ın bağımsızlığını ilân etmesiyle Kazakistan Cumhuriyet Partisi kuruldu.
Özbekistan
Kerimov, Özbekçeyi resmi dil ilan etti. Özbekistan anayasasında hiçbir etnik gruba ve azınlığa anayasadaki yurttaşlık hakları dışında bir hakkın verilmesine izin vermedi. Özbek ulusçuluğunun geliştirilmesine önem verdi. Rusçanın çeşitli alanlardaki etkinliğini azaltmaya başladı. Halkından güç alan Kerimov, 31 Ağustos 1991’de Özbekistan’ın bağımsızlığını ilân etti. 29 Aralık 1991’de de Cumhurbaşkanlığı‘na seçildi.
Kırgızistan
Kırgızistan Demokrasi Hareketi lideri Asker Akayef, Komünist Kırgız Partisi’nin muhalefetine rağmen 31 Ağustos 1991’de Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir. Türkmenistan Sapar Murat Niyazov önderliğindeki Türkmenler kabileciliğe dayanan ayrılıklara son vererek 27 Ekim 1991’de Türkmenistan Parlamentosu’nun aldığı kararla bağımsızlığını ilan etmiştir.
Tataristan
SSCB’nin dağılmasıyla Tataristan’da da geniş çapta bir milli kurtuluş hareketi başladı. 1992′de Tataristan tam siyasi bağımsızlığını ilan etmiş ve Rusya’dan ayrılma niyetini bildirmiştir. Ancak Rusya Parlamentosu buna ret cevabı vermiştir. Bugün Tataristan Rusya Fedarasyonu’na bağlı özerk bir Türk cumhuriyetidir.
TİKA ( Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı)
Türkiye’nin başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle; ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel, eğitim alanlarında işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmek amacıyla 24 Ocak 1992’de kurulmuştur.
UNİTE 2 – 3. KONU: Doğu Bloku’nun Yıkılmasıyla Avrupa’da Ortaya Çıkan Gelişmeler
Almanya’nın Birleşmesi
» 13 Haziran 1990′da Berlin Duvarı’nın resmen yıkılmaya başlamasıyla beraber Alman Demokratik Cumhuriyeti 13 Ekim 1990 tarihinde yıkılmıştır.
» Alman halkının yeniden birleşmeyi destekleyen partileri yönetime getirmesi üzerine Federal Almanya ve Demokratik Almanya devletleri, bütün Berlin’in ve bütün Almanya’nın sorumluluğunu ellerinde bulunduran dört işgal gücüyle (ABD, Sovyetler Birliği, Büyük Britanya ve Fransa’yla) Almanya’nın birliğinin dış ve güvenlik politikalarının koşullarını görüşerek İki Artı Dört Anlaşması’nı imzaladılar.
Avrupa Birliği’nin Genişlemesi
» Avrupa Birliği’nin temelleri 1951 yılında, 6 ülkenin katılımıyla oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na ve 1957 Roma Antlaşması’na dayanmaktadır. O dönemden bu yana, birlik yeni üyelerin katılımlarıyla boyut olarak büyümüş; var olan yetkilerine yeni görev ve sorumluluk alanları ekleyerek de gücünü arttırmıştır.
» AET, üye devletlerarasında ekonomik işbirliği ve dayanışmayı hedefleyen bir örgütken 1993 yılında, Kopenhag Kriterlerinin belirlenmesi ve Maastricht Antlaşması olarak da bilinen Avrupa Birliği Antlaşması’nın imzalanması sonucu var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle Avrupa Birliği kurulmuştur.
Kopenhag Kriterleri:
» 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde , Avrupa Konseyi , Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa Ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık
» için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
» Maastricht Antlaşması’yla; üye devletler Kopenhag Kriterlerine bağlı olarak: Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası’na hem Avrupa Birliği’nin kendi ilgi alanlarını hem de uluslararası topluluğun çıkarlarını gözetmesi amacını yükler. Bu amaç, uluslararası iş birliğini desteklemek,insan haklarına saygı duymak ve bunları geliştirmek, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden ödün vermemek gibi ilkeleri kapsar.
NATO’nun Genişlemesi
» Doğu Bloku’nun dağılmasıyla Rusya’yı kendilerine güçlü bir tehdit olarak gören Doğu Bloku ülkeleri Batı Avrupa’ya ilişkilerini güçlendirmeye müteakip NATO’ya üye olma çabasına girmişlerdir
» 1999 yılında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya 29 Mart 2004 tarihinde Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovenya ve Slovakya NATO’ya üye kabul edilmişlerdir.
Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun İşleyişi
Avrupa Birliği üye ülkelerin oluşturduğu siyasi çatıdır. Bu çatı içerisinde çeşitli faaliyet alanları için kurumlar oluşturulmuştur.
Bu kurumlar
1.Avrupa Birliği Konseyi,
2.Avrupa Adalet Divanı,
3.Avrupa Sayıştayı,
4.Ekonomik ve Sosyal Komite,
5.Bölgeler Komitesi,
6.Avrupa Yatırım Bankası,
7.Avrupa Merkez Bankası,
8.Avrupa Yatırım Fonu,

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: AÖL Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Dersi Konu Özeti, Glasnost nedir, Perestroyka nedir
Eklenme Tarihi: 9 Ocak 2018
Konu hakkında yorumunuzu yazın