Fransız İhtilali nedir?

İçindekiler

Fransız İhtilali nedir? Sebepleri ve sonuçları nelerdir? Fransız ihtilali veya Fransız Devrimi (1789-1799), Fransa’daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi’nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktasıdır. 

Fransız Devrimi1789 Devrimi yada Fransız ihtilali olarak da bilinir.

1787’den başlayarak Fransa’yı sarsan, ilk doruk noktasına 1789’da ulaşan ve değişik aşamalardan geçerek 1799’a değin süren devrimci hareket. Fransa’da ancien regime‘e (eski rejim) son vermiş ve Avrupa tarihinde yeni bir çağ açmıştır.

Devrime yol açan nedenler konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, genel olarak üzerinde durulan başlıca etkenler şunlardır:




1)Avrupa’nın en kalabalık ülkesi olan Fransa’da yaşam koşullarının giderek kötüleşmesi,

2)Gelişmekte olan varlıklı burjuvazinin başka ülkelerdekinden daha sistemli bir biçimde siyasal iktidarın dışında tutulması,
3)Köylülerin, üzerlerinde ağır bir yük oluşturan çağdışı feodal sisteme duyduğu tepkinin güçlenmesi,
4)toplumsal ve siyasal reformu savunan düşünürlerin Fransa’da başka yerlere göre daha yaygın bir etki uyandırması,
5)Fransa’nın Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na sağladığı yoğun mali ve askeri destek yüzünden devletin iflasın eşiğine gelmesi.

Bastille Hapishanesi’ne hücum, 14 Temmuz 1789 Fransız maliyesini düzene sokmakla görevlendirilen Charles-Alexandre de Calonne, Şubat 1787’de üst düzey din adamları, büyük soylular ve yüksek yargıçlardan oluşan İleri Gelenler Meclisi’ni toplantıya çağırarak bütçe açığının kapatılması için ayrıcalıklı kesimlerin vergi yükümlülüğünü artıracak reformlar önerdiğinde, Fransa’da devrimin ilk kıpırdamaları başladı. Meclis, reformları reddederek ruhban sınıfı, soylular ve halkın temsilcilerinden oluşan ve 1614’ten beri toplanmamış olan Etats-Genaraux’un toplantıya çağrılmasını talep etti. Calonne’dan sonra Fransız maliyesini yönetenlerin, direnişe karşın reformları uygulama yolundaki çabaları, aristokratik kurumların, özellikle de Mayıs 1788’de çıkarılan yasa ile yetkileri kısıtlanmış olan Parlement’lerin başkaldırısına yol açtı.
1788’in bahar ve yaz aylarında Paris, Grenoble, Dijon, Toulouse, Pau ve Rennes’de huzursuzluklar baş gösterdi. Ödün vermek zorunda kalan Kral XVI. Louis, Jacques Necker’in maliyenin yönetimine getirdi ve Etats Generaux’yu 5 Mayıs 1789’da toplayacağını açıkladı. Kralın basın özgürlüğüne de göz yummasıyla Fransa bir anda devlet yapısının yeniden düzenlenmesine ilişkin tasarıları içeren kitapçıklarla dolup taştı. Ocak-Nisan 1789 arasında yapılan Etats-Generaux seçimleri kötü geçen 1788 hasadının neden olduğu karışıklıklarla aynı zamana rastladı. Temsilcilerini belirlemekte herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmayan üç toplumsal zümre de kendi sorunlarını ve isteklerini dile getiren dilek listeleri ya da “şikayet defterleri” (cahiers de doleances) hazırladılar. Tiers Etat (Halk Meclisi) için 600, soylular ve ruhban kesimlerinin her biri için de 300 temsilci seçildi. Kırsal alanlarda iki, kentlerde ise üç dereceli seçimler sonunda belirlenen Tiers Etat temsilcileri bütünüyle burjuvalardan oluşuyordu.
5 Mayıs 1789’da Versailles’de toplanan Etats-Generaux, daha başlangıçta, oylamaların toplam temsilci sayısına mı yoksa etat esasına göre mi yapılacağı konusunda ikiye bölündü. Bu yöntem sorunu üzerindeki şiddetli mücadelede Tiers Etat temsilcileri çok geçmeden çoğu halk kökenli küçük papazların da desteğini kazandı. Ardından krala da meydan okuyarak Jeu de Paume salonunda toplantı (20 Haziran) ve Fransa’ya yeni bir anayasa getirilinceye değin kesinlikle dağılmayacağına ant içti. XVI. Louis bu duruma istemeyerek boğun eğdi ve ruhban kesimiyle soyluları Kurucu Meclis’i oluşturmak üzere Tiers Etat’ya katılmaya çağırdı; bir yandan da meclisi dağıtmak üzere asker toplamaya girişti.

Askeri birliklerin kralın emriyle Kurucu Meclis’in çevresini sarması ve Necker’in görevinden alınması meclisin tepkisine, kralın buna kayıtsız kalması da Paris halkının ayaklanmasına yol açtı. Silahlanan Paris halkı 14 Temmuz 1789’da krallık baskısının simgesi olarak gördüğü Bastille’i ele geçirdi. Bu hareketle ayaklanma devrime dönüştü. Yeniden boyun eğer Kral, kentte dolaşırken krallığın beyaz renginin yanı sıra Paris’in renkleri olan mavi ve kırmızıyı da içeren üç renkli kokart takarak halkın egemenliğini tanıdığını gösterdi.
Taşrada büyük korku köylülerin de feodal beylere karşı ayaklanmalarına ve şatoları hedef alan saldırılara girişmelerine yol açtı. Soylular ve burjavazi dehşete kapıldı. Kurucu Meclis, köylüleri denetim altına almak için 4 Ağustos’ta feodal vergi ve ayrıcalıkları ortadan kaldırdı. Ardından İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile edilerek (26 Ağustos) özgürlük, eşitlik, mülkiyet dokunulmazlığı ve baskıya karşı direnme hakları tanındı.
Kral, toplumsal yapıyı altüst eden 4 Ağustos kararları ile İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni onaylamayı reddetti. Bunun üzerine Paris’te halk kitleleri yeniden ayaklanarak 5 Ekim’de Versailles’a yürüdü. Ertesi gün, kralliyet ailesi Paris’e getirilerek Tuileries Sarayı’nda oturmak zorunda bırakıldı. Kurucu meclis de Paris’te yeni anayasa üzerinde çalışmalarını sürdürdü.
Kurucu Meclis, feodalizmin tasfiyesini sürdürerek eski zümreleri (ordre) kaldırdı, sömürgelerde köleliğe son vermekle birlikte en azından Fransa’da yurttaşlar arasında eşitliği sağladı ve kamu görevlerine girişteki eşitsizliklere son verdi. Kamu borçlarının ödenmesi amacıyla kilise topraklarının devletleştirilmesi kararını mülklerin yaygın bir biçimde yeniden dağıtılması izledi. Bundan çok yararlanan burjuvaziyle toprak sahibi köylüler oldu; ama bazı topraksız köylüler de arazi satın alabildi. Kiliseyi mal varlığından yoksun bırakan Kurucu Meclis, ardından yeni bir düzenlemeye girişerek Fransız Kilisesi Temel Yasası’nı çıkardı. Yasa, papa ve Fransız ruhban sınıfının çoğunluğu tarafından reddedildi. Ortaya çıkan ayrılık, çekişmelerin şiddetini artırdı.
Kurucu Meclis, ancien rengime’in karmaşık yönetsel sistemini yıkarak yerine seçilmiş meclislere yöneltilen il (departement), ilçe (arrondissement), kanton (canton) ve bucak (commune) bölünmesine dayalı akılcı bir sistem getirdi. Adalet mekanizmasının temelini oluşturan ilkeler de köklü bir biçimde değiştirildi ve sistem yeni yönetsel birimlere uyarlandı; yargıçların da seçilerek göreve gelmesi ilkesi kabul edildi.
Kurucu Meclis’in çerçevesini çizdiği yeni düzen, yasama ve yürütme güçlerinin kralla meclis arasında paylaşıldığı bir monarşiyi öngörüyordu. Ama bütünüyle aristokrat danışmalarının etkisi altında olan XVI. Louis ülkeyi yeni güçlerle birlikte yönetme yolunu seçmeli. 20-21 Haziran 1791’de ülkesinden kaçma girişiminde bulunduysa da Varennes’de yakalanarak Paris’e geri getirildi.

Devrim Öncesi




Fransa, Kuzey Amerika’daki tüm kolonilerini 1763 tarihinde, Yedi Yıl Savaşları sonunda imzalanan Paris Antlaşması ile İngiltere’ye kaptırmıştı. İngiltere, Yedi Yıl Savaşları’nın mali yükünü, yeni vergilerle kolonilerden çıkartmaya kalkışınca; bu durum Kuzey Amerika kolonilerinde huzursuzluk yaratmıştı.

1774 yılında Onüç Koloni’nin başlattığı Amerikan Bağımsızlık Savaşı 1776 yılında bağımsızlık ilanıyla sürmüştü. Fransa ise bu çatışmalara büyük boyutlarda mali destek vererek dolaylı olarak katılmıştır.
Bu savaş harcamaları ve giderek artan saray masrafları dolayısıyla Fransız monarşisi de mali yönden tükenmişti.
1789 yılında 16. Louis, soyluları toplayıp toprak mülkiyeti üzerinden vergi alınmasını istediğinde; soylular, parlamentonun toplanmasını istediler.
1614 yılından beri toplanmamış olan parlamento, soylular, din adamları ve halktan seçilen üç kamaradan oluşuyordu.
Parlamentonun toplanması, toplumsal yapıdaki çelişkilerin de ortaya çıkmasına neden oldu. Bir yanda soyluların ve din adamlarının ayrıcalıklı durumu diğer yanda da burjuvazi ve halktan temsilcilerin arasında parlamentoda ciddi sorunlar ortaya çıktı.
18. yüzyılın başlarından beri Fransa dış ticaretinin kat kat artması, varlıklı bir burjuvazi oluşturmuştu. Bu sınıflar, artık sahip oldukları ekonomik güce karşılık gelecek bir politik güç istiyorlardı. Feodal yapının ve monarşinin kaçınılmaz sonucu olan sosyoekonomik sınırlamaların kaldırılmasından yanaydılar.
Parlamentonun toplanmasıyla orta sınıftan halk, özellikle varlıklı sınıflar, monarşiye karşı savaş açtılar. Bir anayasayla monarşinin yetkilerinin sınırlandırılmasını, iç gümrük duvarlarının kaldırılarak iç ticaretin serbestleştirilmesi, vergilerin yeniden düzenlenmesi ve yönetimde daha fazla hak elde etme talebinde bulundular.
Kuşkusuz bu talepleri 16. Louis kabul etmedi. Orta sınıf, peşine diğer halktan unsurları da katarak 14 Temmuz 1789 günü Bastille hapishanesine saldırdı. Hapishane ele geçirilip mahkumlar salındı.
Fransız Devrimi 1789-1815 yılları arasında beş farklı dönem yaşayarak devam etti.  Ayrıca Fransız Devrimi’nde rol oynayanlar ‘Jacques’ olarak adlandırılırlardı.

Meşrutiyet Devri (1789-1792)

Bu genel ayaklanmanın ardından 1791  yılında bir kurucu meclis toplandı ve bir İnsan ve Yurtdaş Hakları Bildirisi yayınladı. Ardından da ulusal egemenliğe dayanan bir anayasa hazırlayarak monarşinin yetkilerini sınırlandırdı. Bu anayasa, halk tarafından seçilecek bir parlamentonun yasama ve yürütme yetkilerini kralla paylaşmasını öngörmekteydi.
Kanunları hazırlamak, bütçeyi tasdik etmek ve hükümetin icraatını kontrol etmek görevleri meclise verildi. Ayrıca “İnsan Hukuku Beyannamesinin esasları uygulamaya konuldu.
“İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi”nin uygulamaya konulması ve bir halk meclisinin yürütme erkini ele alması, Fransa’da feodal kurumları yıktı. Zaten halk yığınlarındaki soylulara karşı gelişen öfke, pek çok soylunun topraklarını bırakarak diğer Avrupa ülkelerine kaçmalarına yol açtı.
Fransa’daki tüm bu gelişmeler, tüm Avrupa açısından çok önemli sonuçlar doğuracak, sadece gelecek yılların değil, yüzyılların da içsel dinamiklerini kökten değiştirecekti.
Avrupa’da herkes, feodal sınırlamalardan kurtulan bir Fransa ekonomisinin büyük bir gelişme göstereceğini, bunu ise Fransa’yı, uluslararası ticaret alanında rekabet edilmesi çok zor bir güç haline getireceğini öngörebiliyordu. Üstelik böylesi bir ekonomik büyümenin, eskisinden çok daha güçlü bir Fransız askeri gücünü besleyebilecek durumda olması, kuvvetle muhtemeldi.
Öte yandan Fransa’da ortaya çıkan, insan haklarından, eşitlikten ve özgürlükten yana bu düşünce hareketinin tüm Avrupa’ya yayılması, mevcut monarşilerin geleceğini tehdit etmesi de, kaçınılmazdı.
Başlarda burjuvazi, kralı ve liberal görüşlü soyluları safına çekerek Fransa’nın toplumsal ve ekonomik yapısında, her üç tarafın da çıkarlarına olan düzenlemeleri yapmak hesabındaydı. Ama böylesi müttefikler bulamadı karşısında. 16. Louis, yetkilerinin sınırlanmasına razı olmamakta direndi. Ayrıca o tarihlerde Fransa’da liberal aristokratlar yoktu, hepsi tutucuydu ve eski düzenin geri gelmesini istiyorlardı.
Bu durumda hem kral hem de soylular, Habsburg Hanedanından imparator II. Leopold’e güveniyorlardı. II. Leopold, 1791 yılında, diğer Avrupa devletlerince de desteklenecek olursa, Fransa Devrimine karşı askeri güç kullanılabileceğini duyurdu. II. Leopold, aynı zamanda Fransa kraliçesi Mari Antoniette’nin kardeşiydi.
Kralın mutlakıyet idaresini yeniden kurmak için içerde isyan çıkartması, dışarıda ise Fransa’nın düşmanlarıyla işbirliğine gitmesi sonucu, 1792’de cumhuriyet ilan edildi.

Cumhuriyet Devri (1792-1795)




Cumhuriyet yönetimi milli birliği sağladı ve dış tehdidi etkisiz hale getirdi. 1793’te dış güçlerle ittifak yaptığı için kral idam edildi.

1793-1794  yılları arasında kalan bu döneme Terör Dönemi de denmektedir.
Cumhuriyet esaslarına göre yeni bir anayasa hazırlandı. Fakat yasanın gerekleri yeterince ve ağırlaşan şartlar sebebiyle tatbik edilemedi. Zamanla ekonomik durumları normale dönen ve mali açıdan güçlenen halk temsilcileri, parlamentoda çoğunluk sağladılar ve ağır tedbirlerin kaldırılmasını istediler. Böylece 1795’te muhafazakar “Direktuvar” idaresi yapıldı.
Bu dönemde icra kuvveti Beşyüzler ve İhtiyarlar Meclisi tarafından seçilecek beş direktuvara bırakıldı. Yasama yetkisi Beşyüzler Meclisi’ne verildi. Milli hakimiyet esaslarının kullanılması cumhuriyet dönemine göre daha azaltıld ı . Millet Meclisi seçimlerine katılmak zengin olmayı gerektirdi. Sonuçta: Devlet yönetimi güçleşti; meclisler arasındaki düşmanlık duyguları arttı; ordu, meclis kavgalarına ve siyasete girdi. Neticede konsüllük idaresine geçilmesine karar verildi.

Fransız Devrimin Sonuçları

Fransız ihtilalinin sonuçları 

  • Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı’dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı.
  • İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve ABD’de görülen demokrasi, Kıta Avrupası’nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi.
  • Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi.
  • Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu.
  • Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı.
  • Şahsi güçlere, zekaya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı.
  • Fransız İhtilali, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ’ın sonu, Yakınçağ’ın başlangıcı kabul edildi.
  • Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar.
  • İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü.
  • Fransız İhtilali’nin yaydığı fikirlere karşı İhtilal Savaşları (1792-1815) başladı. Önce Fransa ile Avusturya ve Prusya arasında başlayan bu savaşlara İngiltere ve Rusya’da katıldılar. Savaşlar Napolyon’un yenilgisiyle sonuçlandı. Viyana Kongresi ile Avrupa’nın siyasi durumu yeniden düzenlenmiştir (1815).

Konsüllük Devri (1799-1804)

1799’da konsüllük idaresi kuruldu. Bu idarede beş direktuvarın yetkileri üç konsüle devredildi ve tüm yetkiler biriinci konsülde toplandı. Birinci konsül de General Napolyon Bonapart oldu. Bu idare 1804 yılına kadar devam etti. Bundan sonra imparatorluk idaresi başladı.

İmparatorluk İdaresi (1804-1815)

Konsüllük döneminde büyük zaferler kazanılmış, ziraat, ticaret ve sanayi gelişmiş, fakat buna karşılık millet meclisi etkinliğini kaybederek devrim hedefinden uzaklaşmıştı. Ülke tekrar ferdi otorite ile yönetilmeye başlanmıştı. Bu durum ve General Bonapart’ın İmparatorluk idaresi 1815 yılına kadar devam etti.

Fransız Devriminin Etkileri ve Sonuçları

‘Fransız ihtilali, ulusal bilinçlenmenin ve yönetim karşıtı tepkilerin nasıl ortaya konulabileceğinin en başarılı ve kanlı örneklerinden biridir. Bu yönüyle, kendinden sonraki devrimlere de esin kaynağı olmuştur ve hala olmaktadır. Fransız Devrimi, Yeni Çağı bitiren, Yakın Çağı başlatan olay olarak kabul edilir. Çünkü bu devrim sonucunda tüm dünyada milliyetçilik kavramı önem kazanmaya başladı. Ezilen halklar haklarını aramayı öğrendiler. Halkların yönetim üzerindeki güçlerini fark etmesi, Fransa’da monarşik rejimin yıkılıp, yerine cumhuriyetin kurulmasına neden oldu. Roma Katolik Kilisesini de ciddi reformlar yapmak zorunda bıraktı. Milliyetçik akımının yayılması, gücünü emperyalist rejimden alan imparatorlukların aleyhine oldu; imparatorluk çatısı altındaki farklı milletlere mensup halklar ayaklanmaya başladılar. Bu durum, imparatorlukları bölmeye çalışan kesimlerin de işine geldi, isyan eden halkları provoke ettiler. Bunun sonucunda da imparatorluklar zayıflamaya ve parçalanmaya başladılar. Rusya’daki Dekabrist Ayaklanması’nın (26 Aralık 1825) nedenleri arasında Fransız Devriminin etkileri de sayılmaktadır. Fransız devrimi, sonuçları ve ideolojisiyle, Yakın Çağ dünya savaşlarına -I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı- yön verdi ve bugünün dünyasının oluşmasında da son derece etkili oldu.

Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi




İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi  28 Ağustos 1789’da Fransız Devriminden sonra, Fransız Ulusal Meclisi tarafından,
Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi  kabul ve beyan olundu.
Bildirge; insanların eşit doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenliğin esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını, devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını ortaya koyuyordu..

Fransız Devrimi’ni konu alan kitaplar

  • Charles Dickens – İki Şehrin Hikayesi
  • Victor Hugo – 1793 Devrimi
  • Eric Hobsbawm – Devrim Çağı
  • Victor Hugo – Sefiller

Fransız İhtilali ile İlgili Filmler

  • ‘La Marsailles’, (1937)
  • “The French Revolution”, ‘History of the World Part I (Komedi, 1981)’ filminden Fragman
  • ‘La Nuit de Varennes’, (1982)
  • ‘Révolution française’, (1989) Fragman
  • L’Anglaise et le duc, (2001)
  • ‘Marie Antoinette’, (2006) Fragman
  • ‘Chevalier (Japonca: シュヴァリエ ~Le Chevalier D’Eon~)’, (Anime, 2006-2007) Fragman Açılış
  • Goya’s Ghosts (2007)

Vikipedi

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+
Açık Lise sınavlarına hazırlanmanın en kolay hali: AçıkTercih AÖL Test Çöz!

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!


Etiketler: ,
Eklenme Tarihi: 18 Kasım 2017

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.