Açık Öğretim Lisesi İngilizce 7 ünite özetleri, Türkçe anlamları (çevirileri) ve sözlük ekiyle

İçindekiler

Açık Öğretim Lisesi İngilizce 7 ünite özetleri, Türkçe anlamları (çevirileri) ve sözlük ekiyle

THEME 1: MUSIC

In this theme, you will learn how to:

  • Detect the embedded information in songs/media tools.
  • Practice intonation in sentences.
  • Exchange ideas about your music preferences.
  • Agree or disagree with others by sharing your opinions about music.
  • Infer people’s music preferences from their ideas about music in a reading text.
  • Analyse surveys/interviews to answer related questions.
  • Write a survey report on your friends’/teachers’ music preferences.

Konu 1: Müzik

Bu konuda şunları öğreneceksiniz:

  • Şarkılarda/medya araçlarında gizli (gömülü) bilgileri tespit etme.
  • Cümlelerde tonlama pratiği yapma.
  • Müzik tercihlerinizi başkalarıyla paylaşma.
  • Müzik hakkındaki görüşlerinizi paylaşarak başkalarıyla aynı fikirde olma veya olmama.
  • Bir okuma metninde insanların müzik tercihlerini fikirlerinden çıkarma.
  • Anketleri/mülakatları analiz ederek ilgili soruları yanıtlama.
  • Arkadaşlarınızın/öğretmenlerinizin müzik tercihleri hakkında bir anket raporu yazma.

Section 1: Introduction to Music Preferences

Paragraf: Music is a universal language that connects people from different cultures and backgrounds. Everyone has unique music preferences, which can vary based on mood, environment, and personal experiences. Understanding and expressing these preferences can enhance communication and bring people closer together.

Türkçesi: Müzik, farklı kültürlerden ve geçmişlerden insanları bir araya getiren evrensel bir dildir. Herkesin ruh haline, çevresine ve kişisel deneyimlerine bağlı olarak değişebilen benzersiz müzik tercihleri vardır. Bu tercihleri anlamak ve ifade etmek, iletişimi geliştirebilir ve insanları birbirine daha da yakınlaştırabilir.

Section 2: Music Questionnaire

Paragraf: To understand your music preferences better, answer the following questions: What is your favorite music genre? Why do you like it? How often do you listen to music? Do you have a favorite artist or band? How does music affect your mood?

Türkçesi: Müzik tercihlerinizi daha iyi anlamak için şu soruları cevaplayın: En sevdiğiniz müzik türü nedir? Neden bu türü seviyorsunuz? Ne sıklıkla müzik dinliyorsunuz? En sevdiğiniz sanatçı veya grup kim? Müzik ruh halinizi nasıl etkiliyor?

Music Questionnaire (Müzik Anketi)

  1. What is your favourite music genre?
    My favourite music genre is jazz because it makes me feel relaxed.
    (En sevdiğim müzik türü caz çünkü beni rahatlatıyor.)
  2. What music don’t you like?
    I don’t like heavy metal because I think it is too loud.
    (Heavy metal müziği sevmem çünkü bence çok gürültülü.)
  3. Who is your favourite band or singer?
    My favourite band / singer is Coldplay from the UK.
    (En sevdiğim grup / şarkıcı Coldplay ve Birleşik Krallık’tan.)
  4. Do you think Turkish pop music is getting worse or better?
    I think music is getting better because new artists bring fresh styles.
    (Türk pop müziğinin daha iyi olduğunu düşünüyorum çünkü yeni sanatçılar taze tarzlar getiriyor.)
  5. How has your musical taste changed with age?
    When I was younger, I used to like pop music but now I like classical
    (Daha gençken pop müziği severdim ama şimdi daha çok klasik müziği seviyorum.)
  6. Can you play a musical instrument? If yes, what do you play? If no, what would you like to play?
    Yes, I can play the guitar.
    (Evet, gitar çalabiliyorum.)
    No, I would like to play the piano.
    (Hayır, piyano çalmak isterdim.)

Section 3: Listening to Different Genres

Paragraf: Listening to a variety of music genres can broaden your musical taste and enhance your appreciation for different styles. Try listening to classical, rock, jazz, pop, and folk music. Pay attention to the unique characteristics of each genre and see which ones resonate with you the most.

Türkçesi: Çeşitli müzik türlerini dinlemek, müzik zevkinizi genişletebilir ve farklı stillere olan takdirinizi artırabilir. Klasik, rock, caz, pop ve halk müziği dinlemeyi deneyin. Her türün benzersiz özelliklerine dikkat edin ve hangilerinin sizinle en çok uyum sağladığını görün.

Section 4: Completing the Questions

Paragraf: Reflect on your answers to the questionnaire. Consider how your music preferences have evolved over time. Think about the first song you loved, the concerts you’ve attended, and how your taste in music has changed. This self-reflection can provide insights into your personality and experiences.

Türkçesi: Anket sorularına verdiğiniz cevapları düşünün. Müzik tercihlerinizin zaman içinde nasıl evrildiğini değerlendirin. Sevdiğiniz ilk şarkıyı, katıldığınız konserleri ve müzik zevkinizin nasıl değiştiğini düşünün. Bu öz değerlendirme, kişiliğiniz ve deneyimleriniz hakkında içgörüler sağlayabilir.

Section 5: Song Analysis

Paragraf: Analyzing song lyrics can deepen your understanding of the emotions and messages conveyed through music. Choose a song you like and examine its lyrics. Identify the main themes, the mood it creates, and any poetic devices used by the songwriter. Discuss how the song makes you feel and why.

Türkçesi: Şarkı sözlerini analiz etmek, müzik aracılığıyla iletilen duyguları ve mesajları daha derinlemesine anlamanızı sağlayabilir. Sevdiğiniz bir şarkıyı seçin ve sözlerini inceleyin. Ana temaları, oluşturduğu ruh halini ve şarkı yazarının kullandığı edebi araçları belirleyin. Şarkının sizi nasıl hissettirdiğini ve nedenini tartışın.

Section 6: Proverb Translation

Paragraf: Music is often described as a universal healer. Consider the proverb “Music heals the soul.” Reflect on how music has helped you in difficult times. Translate this proverb into Turkish and discuss its significance with your classmates.

Türkçesi: Müzik, sıkça evrensel bir iyileştirici olarak tanımlanır. “Müzik ruhun gıdasıdır” atasözünü düşünün. Müzik size zor zamanlarda nasıl yardımcı oldu? Bu atasözünü Türkçeye çevirin ve sınıf arkadaşlarınızla önemini tartışın.

Section 7: Dialogue on Music Preferences

Diyalog: A: What kind of music do you like?
B: I enjoy listening to jazz because it’s very relaxing. How about you?
A: I prefer rock music. It gives me energy and helps me stay motivated.

Türkçesi: A: Ne tür müzikten hoşlanıyorsun?
B: Caz dinlemeyi seviyorum çünkü çok rahatlatıcı. Ya sen?
A: Rock müziği tercih ediyorum. Bana enerji veriyor ve motive kalmamı sağlıyor.

Section 8: Survey Analysis

Paragraf: Analyze the results of a music preference survey. Look at the data to see which genres are most popular among different age groups. Discuss any trends you notice and what they might suggest about cultural or generational influences on music tastes.

Türkçesi: Müzik tercihleri anketinin sonuçlarını analiz edin. Farklı yaş grupları arasında hangi türlerin en popüler olduğuna bakın. Fark ettiğiniz eğilimleri ve bunların müzik zevkleri üzerindeki kültürel veya nesiller arası etkileri hakkında ne düşündüğünüzü tartışın.

Walter: What’re you doing, Jason?
(Walter: Ne yapıyorsun, Jason?)

Jason: I’m preparing a playlist.
(Jason: Bir çalma listesi hazırlıyorum.)

Walter: What genre of music will you include?
(Walter: Hangi tür müzikleri ekleyeceksin?)

Jason: It’ll be a mix. There is nothing special in my mind.
(Jason: Karışık olacak. Aklımda özel bir şey yok.)

Walter: I can suggest you a few classics of metal music.
(Walter: Sana birkaç klasik metal müzik önerebilirim.)

Jason: No, it’s not really my thing. In my opinion, metal music makes people aggressive.
(Jason: Hayır, gerçekten benim tarzım değil. Bence metal müzik insanları saldırgan yapıyor.)

Walter: I completely disagree with you. I think it depresses stress.
(Walter: Seninle tamamen aynı fikirde değilim. Bence stresi azaltıyor.)

Jason: Why do you think so?
(Jason: Neden böyle düşünüyorsun?)

Walter: According to some researches, metal music is believed to help cope with the feelings of depression or stress. I love listening to it.
(Walter: Bazı araştırmalara göre, metal müziğin depresyon veya stresle başa çıkmaya yardımcı olduğuna inanılıyor. Dinlemeyi seviyorum.)

Jason: I tend to agree with you but soothing music like soft rock or smooth jazz heals me. I also prefer reggae and soul music.
(Jason: Sana katılma eğilimindeyim ama yumuşak rock veya smooth jazz gibi rahatlatıcı müzikler beni iyileştiriyor. Ayrıca reggae ve soul müziği tercih ediyorum.)

Walter: What do you think about rap and hip hop?
(Walter: Rap ve hip hop hakkında ne düşünüyorsun?)

Jason: I don’t mind listening to them. I find them annoying, especially lyrics. They have lots of profanity. Not only tune, but also lyrics impact my music preference.
(Jason: Dinlemekten rahatsız olmuyorum. Onları rahatsız edici buluyorum, özellikle sözlerini. Çok fazla küfür içeriyorlar. Sadece melodi değil, sözler de müzik tercihimi etkiliyor.)

Walter: I agree with you in that point but I love listening to rap music because tune impacts me more.
(Walter: Bu konuda sana katılıyorum ama rap müzik dinlemeyi seviyorum çünkü melodi beni daha çok etkiliyor.)

Jason: I’d rather listen to country music because every song depicts a story for any situation that life might throw at you. I feel that country music is the heart and soul of our country.
(Jason: Country müzik dinlemeyi tercih ederim çünkü her şarkı, hayatın karşınıza çıkarabileceği herhangi bir durum için bir hikaye anlatıyor. Country müziğin ülkemizin kalbi ve ruhu olduğunu hissediyorum.)

Walter: How do you feel about classical music?
(Walter: Klasik müzik hakkında ne düşünüyorsun?)

Jason: I love classical music. Unlike pop or rap music, classical music is more complex. Classical music is great for when I need to focus, and I enjoy piano and violin duets.
(Jason: Klasik müziği seviyorum. Pop veya rap müziğin aksine, klasik müzik daha karmaşık. Klasik müzik, odaklanmam gerektiğinde harika ve piyano ve keman düetlerini seviyorum.)

Walter: You are absolutely right. I remember that there was a study called the ‘Mozart Effect’ where they discovered that classical music could make a child smarter. But I think I like fast music more.
(Walter: Kesinlikle haklısın. ‘Mozart Etkisi’ adlı bir çalışma olduğunu hatırlıyorum, burada klasik müziğin bir çocuğu daha zeki yapabileceğini keşfettiler. Ama sanırım hızlı müzikleri daha çok seviyorum.)

  1. Read the dialogue. Do Walter and Jason prefer the same genres of music?
    (Diyaloğu okuyunuz. Walter ve Jason aynı tarz müzik mi tercih ediyorlar?)

Answer: No, they do not prefer the same genres of music.
(Cevap: Hayır, aynı tarz müzik tercih etmiyorlar.)

  1. Which of the following are true about Jason and Walter’s music preferences? Put a tick (✓) into the boxes.
    (Aşağıdakilerden hangileri Jason ve Walter’ın müzik tercihleri hakkında doğrudur? Kutulara işaret () koyunuz.)

☑ Jason doesn’t like metal music as he thinks it makes people aggressive.
(Jason, metal müziği sevmez çünkü insanların saldırganlaştığını düşünür.)

☐ Walter prefers soft rock to hip hop.
(Walter, hip hop’tan ziyade soft rock’ı tercih eder.)

☑ Tune impacts Walter more than lyrics.
(Melodi, Walter’ı sözlerden daha fazla etkiler.)

☐ Country music always makes Jason feel better.
(Country müzik her zaman Jason’ı daha iyi hissettirir.)

☑ Walter listens to fast music more.
(Walter, hızlı müzikleri daha çok dinler.)

 

Section 9: Intonation Practice

Paragraf: Practicing intonation is crucial for clear and expressive communication. Try reading sentences with different intonation patterns. Notice how changing the intonation can alter the meaning or emphasis of the sentence. Practice with a partner to improve your speaking skills.

Türkçesi: Tonlama pratiği, net ve etkili iletişim için çok önemlidir. Farklı tonlama kalıplarıyla cümleler okumayı deneyin. Tonlamayı değiştirmenin cümlenin anlamını veya vurgusunu nasıl değiştirdiğine dikkat edin. Konuşma becerilerinizi geliştirmek için bir partnerle pratik yapın.

Section 10: Essay on Music Preferences

Paragraf: Write an essay about your music preferences. Discuss how your taste in music has evolved over the years and what influences have shaped it. Include specific examples of songs, artists, or experiences that have had a significant impact on your preferences.

Türkçesi: Müzik tercihlerinizi anlatan bir kompozisyon yazın. Müzik zevkinizin yıllar içinde nasıl geliştiğini ve bunu şekillendiren etkileri tartışın. Tercihleriniz üzerinde önemli bir etkisi olan şarkılar, sanatçılar veya deneyimlere dair spesifik örnekler ekleyin.

 

THEME 1: MUSIC

  1. Detect – Algılamak, tespit etmek
  2. Embedded – Gömülü, yerleşik
  3. Information – Bilgi
  4. Media – Medya
  5. Tools – Araçlar, gereçler
  6. Practice – Uygulama, pratik yapmak
  7. Intonation – Tonlama, sesin iniş çıkışı
  8. Sentences – Cümleler
  9. Exchange – Değiş tokuş yapmak
  10. Preferences – Tercihler
  11. Agree – Aynı fikirde olmak, katılmak
  12. Disagree – Aynı fikirde olmamak, katılmamak
  13. Sharing – Paylaşma
  14. Opinions – Görüşler, fikirler
  15. Infer – Sonuç çıkarmak, anlamak
  16. Reading – Okuma
  17. Analyze – Analiz etmek, çözümlemek
  18. Surveys – Anketler, araştırmalar
  19. Interviews – Röportajlar, görüşmeler
  20. Answer – Cevap, yanıt
  21. Report – Rapor, bildiri
  22. Friends – Arkadaşlar
  23. Teachers – Öğretmenler
  24. Tick – İşaretlemek
  25. Quotes – Alıntılar
  26. Lately – Son zamanlarda
  27. Listening – Dinleme
  28. Genre – Tür, çeşit (özellikle sanat ve edebiyat)
  29. Favorite – Favori, en sevilen
  30. Relaxing – Rahatlatıcı, dinlendirici
  31. Essential – Gerekli, önemli
  32. Noise – Gürültü, ses
  33. Learn – Öğrenmek
  34. Magazine – Dergi
  35. Family – Aile
  36. Change – Değişiklik, değiştirmek
  37. Song – Şarkı
  38. Complete – Tamamlamak
  39. Questionnaire – Anket, soru formu
  40. Reggae – Reggae müziği
  41. Jazz – Caz müziği
  42. Electronic – Elektronik
  43. Hip Hop – Hip hop müziği
  44. Opera – Opera
  45. Instrument – Enstrüman, çalgı
  46. Lyrics – Şarkı sözleri
  47. Melody – Melodi
  48. Soothing – Yatıştırıcı, sakinleştirici
  49. Healing – İyileştirici
  50. Aggressive – Agresif, saldırgan
  51. Festival – Festival
  52. Profanity – Küfür, kaba söz
  53. Annoying – Rahatsız edici, sinir bozucu
  54. Classical – Klasik
  55. Complex – Karmaşık
  56. Tune – Melodi, ezgi
  57. Impact – Etki
  58. Preference – Tercih
  59. Country – Ülke
  60. Focus – Odaklanmak, yoğunlaşmak
  61. Intonation – Ses tonu
  62. Expression – İfade, anlatım
  63. Statement – İfade, beyan
  64. Command – Komut, emir
  65. Invitation – Davet, çağrı
  66. Dialogue – Diyalog, karşılıklı konuşma
  67. Conversation – Konuşma, sohbet
  68. Genre – Tür, çeşit
  69. Music – Müzik
  70. Performance – Performans, gösteri
  71. Event – Etkinlik, olay
  72. Concert – Konser
  73. Opinion – Fikir, görüş
  74. Suggest – Öneri, tavsiye etmek
  75. Agree – Katılmak, aynı fikirde olmak
  76. Disagree – Aynı fikirde olmamak
  77. Sincere – Samimi, içten
  78. Dynamic – Dinamik, enerjik
  79. Creative – Yaratıcı, yenilikçi
  80. Mistake – Hata, yanlış
  81. Attitude – Tutum, tavır
  82. Perspective – Bakış açısı, perspektif
  83. Approach – Yaklaşım, tutum

 

THEME 2: FRIENDSHIP

Section 1: Introduction to Friendship

Paragraf: Friendship is one of the most important relationships in our lives. Friends offer support, companionship, and a sense of belonging. They share our joys and sorrows and help us navigate through life’s challenges. Understanding what makes a good friend can enhance our relationships and improve our social skills.

Türkçesi: Arkadaşlık, hayatımızdaki en önemli ilişkilerden biridir. Arkadaşlar destek, arkadaşlık ve aidiyet duygusu sunarlar. Sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi paylaşır ve yaşamın zorluklarıyla başa çıkmamıza yardımcı olurlar. İyi bir arkadaşın ne olduğunu anlamak, ilişkilerimizi geliştirebilir ve sosyal becerilerimizi iyileştirebilir.

Section 2: Identifying Good Friend Qualities

Paragraf: A good friend should possess qualities such as honesty, loyalty, empathy, and supportiveness. These traits help build trust and create a strong bond between friends. Reflect on the qualities you value most in your friends and think about how you can cultivate these traits in yourself.

Türkçesi: İyi bir arkadaş, dürüstlük, sadakat, empati ve destekleyici olma gibi niteliklere sahip olmalıdır. Bu özellikler, güven oluşturur ve arkadaşlar arasında güçlü bir bağ yaratır. Arkadaşlarınızda en çok değer verdiğiniz nitelikleri düşünün ve bu özellikleri kendinizde nasıl geliştirebileceğinizi düşünün.

Section 3: Understanding Friendships through Dialogue

Paragraf: Engaging in conversations about friendship helps us understand different perspectives on what makes a relationship strong. Through dialogue, we can learn about the experiences of others, share our own, and gain insights into how to be better friends.

Türkçesi: Arkadaşlık hakkında konuşmalara katılmak, bir ilişkiyi güçlü kılan şeyler hakkında farklı bakış açılarını anlamamıza yardımcı olur. Diyalog yoluyla, başkalarının deneyimlerini öğrenebilir, kendi deneyimlerimizi paylaşabilir ve daha iyi bir arkadaş olmanın yolları hakkında içgörüler kazanabiliriz.

Section 4: Reflecting on Personal Experiences

Paragraf: Reflecting on personal experiences with friends can provide valuable lessons. Think about times when a friend was there for you or when you supported a friend in need. These reflections can highlight the importance of mutual support and understanding in maintaining strong friendships.

Türkçesi: Arkadaşlarla olan kişisel deneyimler üzerinde düşünmek değerli dersler sunabilir. Bir arkadaşınızın sizin için yanında olduğu veya sizin bir arkadaşınıza destek olduğunuz zamanları düşünün. Bu düşünceler, güçlü arkadaşlıkları sürdürmede karşılıklı destek ve anlayışın önemini vurgulayabilir.

Section 5: Analyzing Qualities in Different Contexts

Paragraf: The qualities of a good friend can vary depending on the context. For example, qualities that are important in a school setting might differ from those in a workplace. Analyzing these differences can help us adapt our behavior to different social situations and build better relationships.

Türkçesi: İyi bir arkadaşın özellikleri, bağlama göre değişebilir. Örneğin, okul ortamında önemli olan özellikler, işyerindeki özelliklerden farklı olabilir. Bu farklılıkları analiz etmek, davranışlarımızı farklı sosyal durumlara uyarlamamıza ve daha iyi ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir.

Section 6: The Role of Communication in Friendships

Paragraf: Effective communication is key to any successful friendship. It involves not only speaking but also listening and understanding. Good friends communicate openly and honestly, resolving conflicts and misunderstandings through respectful dialogue.

Türkçesi: Etkili iletişim, başarılı bir arkadaşlığın anahtarıdır. Sadece konuşmayı değil, aynı zamanda dinlemeyi ve anlamayı da içerir. İyi arkadaşlar, açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurar, saygılı diyalog yoluyla çatışmaları ve yanlış anlamaları çözer.

Section 7: Supporting Friends in Difficult Times

Paragraf: One of the most important aspects of friendship is being there for each other during difficult times. Offering emotional support, practical help, or simply being present can make a big difference. Reflect on how you can support your friends better when they face challenges.

Türkçesi: Arkadaşlığın en önemli yönlerinden biri, zor zamanlarda birbirine destek olmaktır. Duygusal destek, pratik yardım sunmak veya sadece yanında olmak büyük bir fark yaratabilir. Arkadaşlarınız zorluklarla karşılaştığında onları daha iyi nasıl destekleyebileceğinizi düşünün.

Section 8: The Impact of Technology on Friendships

Paragraf: Technology has changed the way we form and maintain friendships. Social media and messaging apps make it easier to stay in touch, but they can also create challenges, such as miscommunication or superficial connections. Consider how you use technology in your friendships and how it affects your relationships.

Türkçesi: Teknoloji, arkadaşlıkları kurma ve sürdürme şeklimizi değiştirdi. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları, iletişimde kalmayı kolaylaştırırken, yanlış iletişim veya yüzeysel bağlantılar gibi zorluklar da yaratabilir. Teknolojiyi arkadaşlıklarınızda nasıl kullandığınızı ve bunun ilişkilerinizi nasıl etkilediğini düşünün.

Section 9: Resolving Conflicts with Friends

Paragraf: Conflicts are a natural part of any relationship, including friendships. Resolving conflicts effectively involves open communication, empathy, and a willingness to compromise. Learn strategies for resolving conflicts with friends while maintaining the health of the relationship.

Türkçesi: Çatışmalar, arkadaşlıklar da dahil olmak üzere her ilişkinin doğal bir parçasıdır. Çatışmaları etkili bir şekilde çözmek, açık iletişim, empati ve uzlaşma isteği gerektirir. İlişkinin sağlığını korurken arkadaşlarla çatışmaları çözme stratejilerini öğrenin.

Section 10: Writing an Essay about Friendship

Paragraf: Writing about friendship allows you to explore your thoughts and feelings on the subject in depth. Discuss the qualities you believe are most important in a friend, share personal anecdotes, and reflect on how friendships have shaped your life. This exercise can deepen your appreciation for the friends you have.

Türkçesi: Arkadaşlık hakkında yazmak, konuyla ilgili düşüncelerinizi ve duygularınızı derinlemesine keşfetmenizi sağlar. Bir arkadaşta en önemli olduğuna inandığınız özellikleri tartışın, kişisel anekdotlar paylaşın ve arkadaşlıkların hayatınızı nasıl şekillendirdiği üzerine düşünün. Bu alıştırma, sahip olduğunuz arkadaşlara olan takdirinizi derinleştirebilir.

 

THEME 2: FRIENDSHIP

  1. Extract – Çıkarmak, elde etmek
  2. Specific – Belirli, özel
  3. Information – Bilgi
  4. Conversation – Konuşma, sohbet
  5. Inference – Çıkarım
  6. Quality – Kalite, özellik
  7. Recorded – Kayıtlı
  8. Syllable – Hecem
  9. Word stress – Kelime vurgusu
  10. Question – Soru
  11. Answer – Cevap
  12. Personal – Kişisel
  13. Feature – Özellik
  14. Physical – Fiziksel
  15. Appearance – Görünüş
  16. Graphic – Grafik
  17. Interpret – Yorumlamak, çevirmek
  18. Irrelevant – Alakasız
  19. Content – İçerik
  20. Identify – Tanımlamak, belirlemek
  21. Main – Ana, başlıca
  22. Conclusion – Sonuç
  23. Argumentative – Tartışmacı
  24. Essay – Deneme, kompozisyon
  25. Reason – Sebep, gerekçe
  26. Clear – Açık, net
  27. Detailed – Ayrıntılı
  28. Description – Tanım, betimleme
  29. Extract – Çıkarmak, elde etmek
  30. Specific – Belirli, özel
  31. Quotes – Alıntılar
  32. Agree – Katılmak, aynı fikirde olmak
  33. Disagree – Katılmamak, aynı fikirde olmamak
  34. Opinion – Fikir, görüş
  35. Important – Önemli
  36. Quality – Kalite, özellik
  37. Celebrate – Kutlamak
  38. Success – Başarı
  39. Caring – Şefkatli, ilgili
  40. Empathetic – Empatik, anlayışlı
  41. Judge – Yargılamak
  42. Criticize – Eleştirmek
  43. Respect – Saygı duymak
  44. Value – Değer vermek
  45. Enjoy – Keyif almak
  46. Exchange – Değiş tokuş yapmak
  47. Only – Sadece, yalnızca
  48. Win – Kazanmak
  49. Argument – Tartışma
  50. Believe – İnanmak
  51. Doubt – Şüphelenmek
  52. Change – Değiştirmek
  53. Control – Kontrol etmek
  54. Like – Beğenmek
  55. Keep – Tutmak, saklamak
  56. Secret – Sır
  57. Jealous – Kıskanç
  58. Achievement – Başarı
  59. Call – Aramak
  60. Miss – Özlemek
  61. Say – Söylemek
  62. Should – Gerekmek
  63. Find – Bulmak
  64. Need – İhtiyaç duymak
  65. Accept – Kabul etmek
  66. Way – Yol, yöntem
  67. Everyone – Herkes
  68. Judge – Yargılamak
  69. Identify – Tanımlamak
  70. Main – Ana, başlıca
  71. Conclusion – Sonuç
  72. Argumentative – Tartışmacı
  73. Opinion – Fikir, görüş
  74. Essay – Deneme, kompozisyon
  75. Reason – Sebep, gerekçe
  76. Clear – Açık, net
  77. Detailed – Ayrıntılı
  78. Description – Tanım, betimleme
  79. Guide – Rehberlik etmek
  80. Support – Desteklemek
  81. Trust – Güvenmek
  82. Friend – Arkadaş
  83. True – Gerçek
  84. Virtual – Sanal
  85. Encourage – Cesaretlendirmek
  86. Accomplish – Başarmak
  87. Goal – Hedef, amaç
  88. Life – Hayat
  89. Need – İhtiyaç duymak
  90. Enjoyable – Eğlenceli, keyifli
  91. Human – İnsan
  92. Interaction – Etkileşim
  93. Survival – Hayatta kalma
  94. Possession – Sahiplik
  95. Energy – Enerji
  96. Dynamic – Dinamik
  97. Creative – Yaratıcı
  98. Introduce – Tanıtmak
  99. Meet – Tanışmak, buluşmak
  100. Honest – Dürüst

 

THEME 3: HUMAN RIGHTS

Section 1: Introduction to Human Rights

Paragraf: Human rights are fundamental rights that belong to every person regardless of their nationality, ethnicity, or religion. These rights ensure that everyone is treated with dignity and respect. Understanding human rights helps us appreciate the importance of equality and justice in our society.

Türkçesi: İnsan hakları, milliyeti, etnik kökeni veya dini ne olursa olsun her bireye ait temel haklardır. Bu haklar, herkesin onur ve saygı ile muamele görmesini sağlar. İnsan haklarını anlamak, toplumumuzda eşitlik ve adaletin önemini takdir etmemize yardımcı olur.

Section 2: Identifying Human Rights

Paragraf: Human rights include the right to life, freedom, education, and work, among others. Identifying these rights is crucial for recognizing when they are being violated. Reflect on which rights you consider most important and why.

Türkçesi: İnsan hakları, yaşam, özgürlük, eğitim ve çalışma hakkı gibi hakları içerir. Bu hakları tanımlamak, ne zaman ihlal edildiklerini anlamak için çok önemlidir. Hangi hakları en önemli bulduğunuzu ve nedenini düşünün.

Section 3: Human Rights in Daily Life

Paragraf: Human rights affect our daily lives in many ways. They influence our ability to speak freely, receive education, and work in fair conditions. Understanding how these rights manifest in everyday situations helps us advocate for ourselves and others.

Türkçesi: İnsan hakları, günlük hayatımızı birçok şekilde etkiler. Özgürce konuşma, eğitim alma ve adil koşullarda çalışma yeteneğimizi etkiler. Bu hakların günlük durumlarda nasıl ortaya çıktığını anlamak, kendimizi ve başkalarını savunmamıza yardımcı olur.

Section 4: Historical Perspectives on Human Rights

Paragraf: The concept of human rights has evolved over centuries. Key historical documents, such as the Universal Declaration of Human Rights, have played a significant role in defining and protecting these rights. Explore the history of human rights to understand their development and importance.

Türkçesi: İnsan hakları kavramı yüzyıllar boyunca evrim geçirmiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi önemli tarihi belgeler, bu hakların tanımlanması ve korunmasında önemli bir rol oynamıştır. İnsan haklarının tarihini keşfederek gelişimlerini ve önemlerini anlayın.

Section 5: Human Rights Violations

Paragraf: Despite progress, human rights violations still occur worldwide. These violations can take many forms, including discrimination, violence, and denial of basic needs. Understanding these issues is essential for advocating for change and supporting those affected.

Türkçesi: İlerlemelere rağmen, dünya genelinde hala insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Bu ihlaller, ayrımcılık, şiddet ve temel ihtiyaçların karşılanmaması gibi birçok biçimde olabilir. Bu sorunları anlamak, değişim için savunuculuk yapmak ve etkilenenleri desteklemek için çok önemlidir.

Section 6: Promoting Human Rights

Paragraf: Promoting human rights involves educating others, advocating for policy changes, and supporting organizations that work to protect these rights. Consider how you can contribute to promoting human rights in your community and beyond.

Türkçesi: İnsan haklarını teşvik etmek, başkalarını eğitmeyi, politika değişiklikleri için savunuculuk yapmayı ve bu hakları korumak için çalışan organizasyonları desteklemeyi içerir. Toplumunuzda ve ötesinde insan haklarını teşvik etmeye nasıl katkıda bulunabileceğinizi düşünün.

Section 7: Human Rights and Social Justice

Paragraf: Social justice is closely linked to human rights. It involves creating a fair and equal society where everyone’s rights are respected. Explore the connection between human rights and social justice, and think about ways to promote both in your daily life.

Türkçesi: Sosyal adalet, insan hakları ile yakından ilişkilidir. Herkesin haklarına saygı duyulan adil ve eşit bir toplum yaratmayı içerir. İnsan hakları ve sosyal adalet arasındaki bağlantıyı keşfedin ve günlük hayatınızda her ikisini de teşvik etmenin yollarını düşünün.

Section 8: Human Rights and Technology

Paragraf: Technology has the potential to both protect and violate human rights. While it can enhance communication and access to information, it can also be used for surveillance and censorship. Consider the impact of technology on human rights and how we can ensure it is used ethically.

Türkçesi: Teknoloji, insan haklarını hem koruma hem de ihlal etme potansiyeline sahiptir. İletişimi ve bilgiye erişimi artırabilirken, gözetim ve sansür için de kullanılabilir. Teknolojinin insan hakları üzerindeki etkisini ve etik bir şekilde kullanılmasını nasıl sağlayabileceğimizi düşünün.

Section 9: International Human Rights Organizations

Paragraf: International organizations play a crucial role in protecting and promoting human rights globally. Organizations like the United Nations, Amnesty International, and Human Rights Watch work to address violations and support victims. Learn about their efforts and how you can support them.

Türkçesi: Uluslararası organizasyonlar, küresel ölçekte insan haklarını koruma ve teşvik etmede hayati bir rol oynar. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi organizasyonlar, ihlalleri ele almak ve mağdurları desteklemek için çalışır. Çabaları hakkında bilgi edinin ve nasıl destek olabileceğinizi öğrenin.

Section 10: Writing an Essay on Human Rights

Paragraf: Writing about human rights allows you to express your thoughts and advocate for important issues. Discuss a specific human rights issue that you are passionate about, provide background information, and suggest ways to address the problem. This exercise can deepen your understanding and commitment to human rights.

Türkçesi: İnsan hakları hakkında yazmak, düşüncelerinizi ifade etmenize ve önemli konuları savunmanıza olanak tanır. Tutkulu olduğunuz belirli bir insan hakları sorununu tartışın, arka plan bilgisi verin ve sorunu ele almanın yollarını önerin. Bu alıştırma, insan haklarına olan anlayışınızı ve bağlılığınızı derinleştirebilir.

 

THEME 3: HUMAN RIGHTS

  1. Human rights – İnsan hakları
  2. Wheelchair ramp – Tekerlekli sandalye rampası
  3. Campaign – Kampanya
  4. Leisure centre – Dinlenme merkezi
  5. Bulletin board – İlan tahtası
  6. Homemade food – Ev yapımı yemek
  7. Administrative office – İdari ofis
  8. Appointment – Randevu
  9. Disadvantaged groups – Dezavantajlı gruplar
  10. Disabled people – Engelli insanlar
  11. Homeless people – Evsiz insanlar
  12. Refugee children – Mülteci çocuklar
  13. Shelter house – Barınma evi
  14. Refugee camps – Mülteci kampları
  15. Road construction – Yol yapımı
  16. Argumentative essay – Tartışma yazısı
  17. Supporting ideas – Destekleyici fikirler
  18. Human rights violations – İnsan hakları ihlalleri
  19. Animal research – Hayvan araştırmaları
  20. Animal testing – Hayvan testleri
  21. Health visitors – Sağlık ziyaretçileri
  22. Orphanages – Yetimhaneler
  23. Child labour – Çocuk işçiliği
  24. Child trafficking – Çocuk ticareti
  25. Exploitation – Sömürü
  26. Awareness-raising – Farkındalık yaratma
  27. Capacity building – Kapasite geliştirme
  28. Labour programs – İş programları
  29. Human rights slogans – İnsan hakları sloganları
  30. Right to education – Eğitim hakkı
  31. Equality before the law – Yasa önünde eşitlik
  32. Leisure and rest – Dinlenme ve boş zaman
  33. Right to own property – Mülkiyet hakkı
  34. Fair trial – Adil yargılama
  35. Election participation – Seçim katılımı
  36. Positive expressions – Olumlu ifadeler
  37. Negative expressions – Olumsuz ifadeler
  38. Innocent – Masum
  39. Guilty – Suçlu
  40. Fundamental rights – Temel haklar
  41. Glass ceiling – Cam tavan (engeller)
  42. Labour force – İş gücü
  43. School systems – Okul sistemleri
  44. Health-maintenance activities – Sağlık koruma faaliyetleri
  45. Child exploitation – Çocuk sömürüsü
  46. Human rights progress – İnsan hakları ilerlemesi
  47. Animal welfare – Hayvan refahı
  48. Legal enforceability – Yasal zorunluluk
  49. Public office – Kamu görevi
  50. Match – Eşleştirmek, uyuşmak
  51. Related – İlgili, bağlantılı
  52. Speech – Konuşma, söylev
  53. Guess – Tahmin etmek
  54. Meaning – Anlam
  55. Expression – İfade, anlatım
  56. Right to life – Yaşam hakkı
  57. Equal – Eşit
  58. Law – Hukuk, yasa
  59. Leisure – Boş zaman, dinlenme
  60. Rest – Dinlenme
  61. Own property – Mülk sahibi olmak
  62. Participate – Katılmak
  63. Elections – Seçimler
  64. Life – Hayat, yaşam
  65. Free – Özgür, serbest
  66. Headline – Başlık, manşet
  67. Fundamental right – Temel hak
  68. Effect – Etki
  69. Attend – Katılmak, devam etmek
  70. Gender equality – Cinsiyet eşitliği
  71. Animal rights – Hayvan hakları
  72. Ensure – Sağlamak, temin etmek
  73. Basic needs – Temel ihtiyaçlar
  74. Monthly income – Aylık gelir
  75. Homelessness – Evsizlik
  76. New rule – Yeni kural
  77. Save – Kurtarmak, biriktirmek
  78. Dolphin – Yunus balığı
  79. Tiny – Küçük, minik
  80. Concrete tank – Beton tank
  81. Deprived – Mahrum, yoksun
  82. Natural – Doğal
  83. Attraction – Cazibe, çekim
  84. Intelligent – Zeki, akıllı
  85. Stress – Stres, gerilim
  86. Ban – Yasak, yasaklamak
  87. Education – Eğitim
  88. Unemployment – İşsizlik
  89. Illegal – Yasa dışı
  90. Treat – Davranmak, tedavi etmek
  91. Equality – Eşitlik
  92. Guiding principle – Yol gösterici ilke
  93. Racial discrimination – Irk ayrımı
  94. Slavery – Kölelik
  95. Abolish – Feshetmek, ortadan kaldırmak
  96. Equal opportunity – Eşit fırsat
  97. Decide – Karar vermek
  98. Fundamental progress – Temel ilerleme
  99. Advancement – İlerleme, terfi
  100. Research – Araştırma
  101. Regulation – Düzenleme, yönetmelik
  102. Alternative – Alternatif, seçenek
  103. Benefit – Fayda, yarar
  104. Suffering – Acı, ıstırap
  105. Protect – Korumak
  106. Reflection – Yansıma, görünüm
  107. Everyday life – Günlük yaşam
  108. Bedfast people – Yatalak insanlar
  109. Orphanage – Yetimhane
  110. Caretaker – Bakıcı, koruyucu
  111. Global organisations – Küresel organizasyonlar
  112. Stop – Durdurmak, engellemek
  113. Trafficking – Kaçakçılık, ticaret
  114. Assisting – Yardımcı olma, destekleme
  115. Entity – Varlık, kuruluş
  116. Labour program – İş programı
  117. Number – Sayı
  118. Decreasing – Azalan, küçülen
  119. Write – Yazmak
  120. Motto – Slogan, vecize
  121. Slogan – Slogan, motto
  122. Necessary – Gerekli, zorunlu
  123. Problem – Problem, sorun
  124. Solution – Çözüm
  125. Discussion – Tartışma, görüşme
  126. Suggestion – Öneri, tavsiye
  127. Awareness – Farkındalık
  128. Precaution – Önlem, tedbir
  129. Access – Erişim, ulaşım
  130. Court – Mahkeme
  131. Crime – Suç
  132. Enforce – Zorlamak, uygulamak
  133. Violation – İhlal, bozma
  134. Improvement – İyileşme, gelişme

THEME 4: COMING SOON (GELİYOR)

Section 1: Introduction to Future Technologies (Geleceğin Teknolojilerine Giriş)

Paragraf: Future technologies are rapidly changing our world, from artificial intelligence to renewable energy. These advancements promise to improve our lives in many ways, but they also pose challenges that we must address. Understanding these technologies and their potential impacts is crucial for preparing for the future.

Türkçesi: Geleceğin teknolojileri, yapay zekadan yenilenebilir enerjiye kadar dünyamızı hızla değiştiriyor. Bu ilerlemeler, hayatlarımızı birçok yönden iyileştirme sözü veriyor, ancak aynı zamanda ele almamız gereken zorluklar da ortaya çıkarıyor. Bu teknolojileri ve olası etkilerini anlamak, geleceğe hazırlık için çok önemlidir.

Section 2: Predicting Future Trends (Gelecek Eğilimlerini Tahmin Etme)

Paragraf: Predicting future trends involves analyzing current data and anticipating how these trends will evolve. This can include technological advancements, social changes, and economic shifts. By understanding these trends, we can better prepare for what lies ahead and make informed decisions.

Türkçesi: Gelecek eğilimlerini tahmin etmek, mevcut verileri analiz etmeyi ve bu eğilimlerin nasıl gelişeceğini öngörmeyi içerir. Bu, teknolojik ilerlemeleri, sosyal değişimleri ve ekonomik kaymaları kapsayabilir. Bu eğilimleri anlayarak, önümüzdeki döneme daha iyi hazırlanabilir ve bilinçli kararlar alabiliriz.

Section 3: The Impact of Emerging Technologies (Gelişen Teknolojilerin Etkisi)

Paragraf: Emerging technologies, such as blockchain, quantum computing, and biotechnology, are transforming industries and creating new opportunities. However, they also bring ethical and regulatory challenges. It is important to explore both the benefits and risks associated with these technologies.

Türkçesi: Blockchain, kuantum hesaplama ve biyoteknoloji gibi gelişen teknolojiler, endüstrileri dönüştürüyor ve yeni fırsatlar yaratıyor. Ancak, bunlar aynı zamanda etik ve düzenleyici zorluklar da getiriyor. Bu teknolojilerle ilgili hem faydaları hem de riskleri keşfetmek önemlidir.

Section 4: Technological Advancements in Everyday Life (Günlük Hayatta Teknolojik İlerlemeler)

Paragraf: Technological advancements are making our daily lives more convenient and efficient. From smart homes to wearable devices, these innovations are changing how we live and work. Reflect on how technology has impacted your life and what future advancements you are excited about.

Türkçesi: Teknolojik ilerlemeler, günlük hayatımızı daha rahat ve verimli hale getiriyor. Akıllı evlerden giyilebilir cihazlara kadar, bu yenilikler yaşama ve çalışma şeklimizi değiştiriyor. Teknolojinin hayatınızı nasıl etkilediğini ve gelecekteki hangi ilerlemelerden heyecan duyduğunuzu düşünün.

Section 5: Ethical Considerations of New Technologies (Yeni Teknolojilerin Etik Yönleri)

Paragraf: As we develop new technologies, it is essential to consider their ethical implications. Issues such as privacy, security, and the digital divide must be addressed to ensure that technological progress benefits everyone. Discuss the ethical challenges posed by new technologies and possible solutions.

Türkçesi: Yeni teknolojiler geliştirirken, bunların etik sonuçlarını düşünmek çok önemlidir. Gizlilik, güvenlik ve dijital uçurum gibi konular ele alınmalı, böylece teknolojik ilerlemenin herkes için faydalı olması sağlanmalıdır. Yeni teknolojilerin getirdiği etik zorlukları ve olası çözümleri tartışın.

Section 6: Preparing for Technological Change (Teknolojik Değişime Hazırlık)

Paragraf: Preparing for technological change involves staying informed about new developments and adapting to new tools and processes. This requires continuous learning and flexibility. Consider how you can stay up-to-date with technological advancements and prepare for future changes.

Türkçesi: Teknolojik değişime hazırlanmak, yeni gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmayı ve yeni araçlar ve süreçlere uyum sağlamayı içerir. Bu, sürekli öğrenme ve esneklik gerektirir. Teknolojik ilerlemelerle güncel kalmak ve gelecekteki değişikliklere nasıl hazırlanabileceğinizi düşünün.

Section 7: The Role of Innovation in Society (Toplumda İnovasyonun Rolü)

Paragraf: Innovation drives progress and has the potential to solve many of the world’s most pressing problems. It fosters economic growth, improves quality of life, and addresses global challenges. Explore the role of innovation in society and how it can be harnessed for the greater good.

Türkçesi: İnovasyon, ilerlemeyi yönlendirir ve dünyanın en acil sorunlarının birçoğunu çözme potansiyeline sahiptir. Ekonomik büyümeyi teşvik eder, yaşam kalitesini iyileştirir ve küresel zorlukları ele alır. Toplumda inovasyonun rolünü keşfedin ve bunun genel iyilik için nasıl kullanılabileceğini düşünün.

Section 8: The Future of Work and Education (Çalışma ve Eğitimin Geleceği)

Paragraf: The future of work and education is being shaped by technological advancements. Automation and artificial intelligence are changing job markets, while online learning is transforming education. Consider how these changes will impact your career and learning opportunities.

Türkçesi: Çalışma ve eğitimin geleceği, teknolojik ilerlemeler tarafından şekillendiriliyor. Otomasyon ve yapay zeka, iş piyasalarını değiştirirken, çevrimiçi öğrenme eğitimi dönüştürüyor. Bu değişikliklerin kariyeriniz ve öğrenim fırsatlarınız üzerindeki etkilerini düşünün.

Section 9: Creating a Sustainable Future (Sürdürülebilir Bir Gelecek Yaratma)

Paragraf: Sustainability is a key consideration in the development of future technologies. Innovations in renewable energy, waste management, and sustainable agriculture are essential for creating a greener future. Discuss the importance of sustainability and how technology can contribute to this goal.

Türkçesi: Sürdürülebilirlik, geleceğin teknolojilerini geliştirirken önemli bir dikkate alınması gereken noktadır. Yenilenebilir enerji, atık yönetimi ve sürdürülebilir tarımdaki yenilikler, daha yeşil bir gelecek yaratmak için gereklidir. Sürdürülebilirliğin önemini ve teknolojinin bu amaca nasıl katkıda bulunabileceğini tartışın.

Section 10: Writing an Essay on Future Technologies (Geleceğin Teknolojileri Üzerine Bir Kompozisyon Yazma)

The Potential of Artificial Intelligence (Yapay Zekanın Potansiyeli)

Artificial Intelligence (AI) is one of the most promising technologies of the future. It has the potential to revolutionize various sectors, including healthcare, education, and transportation. AI can analyze vast amounts of data quickly and accurately, making it an invaluable tool for decision-making processes. For instance, in healthcare, AI algorithms can assist in diagnosing diseases at an early stage, leading to more effective treatments and better patient outcomes.

Türkçesi: Yapay Zeka (AI), geleceğin en umut verici teknolojilerinden biridir. Sağlık, eğitim ve ulaşım gibi çeşitli sektörleri devrim niteliğinde değiştirme potansiyeline sahiptir. AI, büyük miktarda veriyi hızlı ve doğru bir şekilde analiz edebilir, bu da onu karar verme süreçleri için değerli bir araç haline getirir. Örneğin, sağlık alanında, AI algoritmaları hastalıkların erken teşhis edilmesine yardımcı olabilir, bu da daha etkili tedavilere ve daha iyi hasta sonuçlarına yol açar.

Advancements in Renewable Energy (Yenilenebilir Enerjideki İlerlemeler)

Renewable energy technologies are crucial for creating a sustainable future. Innovations in solar, wind, and hydroelectric power are reducing our reliance on fossil fuels and decreasing greenhouse gas emissions. The development of more efficient energy storage systems, such as advanced batteries, is also enabling the integration of renewable energy sources into the power grid. These advancements not only help combat climate change but also provide economic benefits by creating new jobs and reducing energy costs.

Türkçesi: Yenilenebilir enerji teknolojileri, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için hayati öneme sahiptir. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik enerjideki yenilikler, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmakta ve sera gazı emisyonlarını düşürmektedir. Gelişmiş piller gibi daha verimli enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji şebekesine entegrasyonunu da sağlamaktadır. Bu ilerlemeler, iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda yeni iş alanları yaratarak ve enerji maliyetlerini düşürerek ekonomik faydalar sağlar.

The Future of Transportation (Ulaşımın Geleceği)

Transportation is another area where future technologies are set to make a significant impact. Autonomous vehicles, powered by AI and advanced sensors, promise to increase road safety and reduce traffic congestion. Additionally, innovations in electric vehicle technology are making transportation more environmentally friendly. Hyperloop systems, which use magnetic levitation to transport pods at high speeds, could revolutionize long-distance travel by significantly reducing travel times.

Türkçesi: Gelecekte teknolojilerin önemli bir etki yaratacağı bir diğer alan da ulaşımdır. Yapay zeka ve gelişmiş sensörlerle çalışan otonom araçlar, yol güvenliğini artırmayı ve trafik sıkışıklığını azaltmayı vaat ediyor. Ayrıca, elektrikli araç teknolojisindeki yenilikler, ulaşımı daha çevre dostu hale getiriyor. Manyetik kaldırma kullanarak kapsülleri yüksek hızlarda taşıyan Hyperloop sistemleri, seyahat sürelerini önemli ölçüde azaltarak uzun mesafeli seyahati devrim niteliğinde değiştirebilir.

Ethical and Social Considerations (Etik ve Sosyal Hususlar)

While these technological advancements offer numerous benefits, they also raise ethical and social considerations. Issues such as data privacy, job displacement due to automation, and ensuring equitable access to new technologies need to be addressed. It is crucial to develop regulations and policies that mitigate these challenges while promoting the responsible use of technology. By doing so, we can ensure that technological progress benefits everyone and contributes to a more equitable and just society.

Türkçesi: Bu teknolojik ilerlemeler birçok fayda sağlarken, aynı zamanda etik ve sosyal meseleler de gündeme getiriyor. Veri gizliliği, otomasyon nedeniyle iş kaybı ve yeni teknolojilere adil erişim sağlama gibi konular ele alınmalıdır. Bu zorlukları hafifletirken teknolojinin sorumlu kullanımını teşvik eden düzenlemeler ve politikalar geliştirmek çok önemlidir. Böylece, teknolojik ilerlemenin herkes için fayda sağlamasını ve daha adil ve eşitlikçi bir topluma katkıda bulunmasını sağlayabiliriz.

By examining the potential impacts of these future technologies, we can better prepare for the changes they will bring. It is important to stay informed and proactive, ensuring that technological advancements are harnessed for the greater good.

Türkçesi: Bu geleceğin teknolojilerinin potansiyel etkilerini inceleyerek, getirecekleri değişikliklere daha iyi hazırlık yapabiliriz. Bilgili ve proaktif olmak, teknolojik ilerlemelerin genel iyilik için kullanılmasını sağlamak önemlidir.

 

THEME 4: COMING SOON

  1. Virtual Reality – Sanal gerçeklik
  2. Immersive – Sürükleyici, tamamen içine çeken
  3. Mountaineering – Dağcılık
  4. Verify – Doğrulamak, onaylamak
  5. Avatar – Avatar
  6. Tutorial – Öğretici, eğitim programı
  7. Equipment – Ekipman
  8. Harness – Koşum takımı, emniyet kemeri
  9. Helmet – Kask
  10. Rope – Halat, ip
  11. Jacket – Ceket
  12. Shoes – Ayakkabı
  13. Training walls – Eğitim duvarları
  14. Beginner level – Başlangıç seviyesi
  15. Intermediate level – Orta seviye
  16. Advanced level – İleri seviye
  17. Compete – Yarışmak, rekabet etmek
  18. Scenario – Senaryo
  19. Cybercrime – Siber suç
  20. Identity theft – Kimlik hırsızlığı
  21. Cyberstalking – Siber taciz
  22. Phishing – Kimlik avı dolandırıcılığı
  23. Hacking – Bilgisayar korsanlığı
  24. Unauthorized – Yetkisiz
  25. Authorized – Yetkili
  26. Secure – Güvenli
  27. Password – Şifre
  28. Personal information – Kişisel bilgi
  29. Data breach – Veri ihlali
  30. Encryption – Şifreleme
  31. Firewall – Güvenlik duvarı
  32. Malware – Kötü amaçlı yazılım
  33. Spyware – Casus yazılım
  34. Antivirus – Virüs karşıtı yazılım
  35. Software update – Yazılım güncellemesi
  36. Cybersecurity – Siber güvenlik
  37. Online privacy – Çevrimiçi gizlilik
  38. Digital footprint – Dijital ayak izi
  39. Two-factor authentication – İki aşamalı kimlik doğrulama
  40. Biometric verification – Biyometrik doğrulama
  41. Virtual meeting – Sanal toplantı
  42. Telecommuting – Uzaktan çalışma
  43. 3D printing – 3D baskı
  44. Artificial intelligence – Yapay zeka
  45. Nanotechnology – Nanoteknoloji
  46. Smart home – Akıllı ev
  47. Self-driving cars – Sürücüsüz arabalar
  48. Solar energy – Güneş enerjisi
  49. Wind energy – Rüzgar enerjisi
  50. Bio-energy – Biyoenerji
  51. Robotics – Robotik
  52. Bionic body parts – Biyonik vücut parçaları
  53. Cognitive thinking – Bilişsel düşünme
  54. Addiction – Bağımlılık
  55. Virtual reality headsets – Sanal gerçeklik başlıkları
  56. 3D graphics – 3D grafikler
  57. Virtual reality games – Sanal gerçeklik oyunları
  58. Digital screens – Dijital ekranlar
  59. Smart appliances – Akıllı cihazlar
  60. Predict – Tahmin etmek

 

THEME 5: PSYCHOLOGY

Tema 5: Psikoloji

In this theme, you will learn about the following: Bu temada, aşağıdaki konuları öğreneceksiniz:

  • Listing mood-changing suggestions given in a text recorded by a psychologist or a friend.
    • Bir psikolog veya arkadaş tarafından kaydedilmiş bir metinde verilen ruh hali değiştirme önerilerini listelemek.
  • Determining the speaker’s mood, tone, etc., in a recorded text.
    • Kaydedilmiş bir metinde konuşmacının ruh halini, tonunu vb. belirlemek.
  • Practicing sentence emphasis and stress.
    • Cümle vurgulaması ve stresini pratiğe dökmek.
  • Role-playing between a psychologist/school counselor and a client.
    • Bir psikolog/okul danışmanı ve bir müşteri arasında rol yapma.
  • Commenting on moods using flashcards.
    • Flashkartlara bakarak ruh halleri hakkında yorum yapmak.
  • Using different voice levels, expressions, and intonation to give and follow instructions in different moods.
    • Farklı ruh hallerinde talimat vermek ve talimatları takip etmek için farklı ses seviyeleri, ifadeler ve tonlama kullanmak.
  • Reading a poem aloud to reflect its tone.
    • Bir şiiri yüksek sesle okuyarak tonunu yansıtmak.
  • Identifying specific information in an authentic text.
    • Gerçek bir metinde belirli bilgileri belirlemek.
  • Describing your current mood or the mood reflected in a song/picture/photo through creative writing.
    • Şu anki ruh halinizi veya bir şarkı/resim/fotoğrafta yansıtılan ruh halini yaratıcı yazma ile tarif etmek.

How Do They Feel?

Nasıl Hissediyorlar?

Dialogue: How Do You Feel Today?

Emma: Hi James, you look a bit down. How are you feeling today? (Emma: Merhaba James, biraz üzgün görünüyorsun. Bugün nasıl hissediyorsun?)

James: Hey Emma. I’m feeling quite stressed out. I have a big presentation tomorrow. (James: Merhaba Emma. Oldukça stresliyim. Yarın büyük bir sunumum var.)

Emma: I understand. Presentations can be nerve-wracking. Do you need any help preparing? (Emma: Anlıyorum. Sunumlar sinir bozucu olabilir. Hazırlık yaparken yardıma ihtiyacın var mı?)

James: That would be great, actually. Thanks, Emma. How about you? How are you feeling? (James: Bu harika olurdu aslında. Teşekkürler, Emma. Peki ya sen? Nasıl hissediyorsun?)

Emma: I’m feeling pretty good today. I had a great workout this morning. (Emma: Bugün oldukça iyi hissediyorum. Bu sabah harika bir antrenman yaptım.)

Sophia: Hey guys, what’s up? Emma, you seem really happy! (Sophia: Merhaba arkadaşlar, ne var ne yok? Emma, gerçekten mutlu görünüyorsun!)

Emma: Hi Sophia! Yes, I am. Exercising always boosts my mood. (Emma: Merhaba Sophia! Evet, öyleyim. Egzersiz her zaman ruh halimi iyileştirir.)

Sophia: That’s great to hear! I’m feeling a bit tired. I didn’t sleep well last night. (Sophia: Bunu duymak harika! Biraz yorgun hissediyorum. Dün gece iyi uyuyamadım.)

James: Sorry to hear that, Sophia. Maybe a short nap would help? (James: Bunu duyduğuma üzüldüm, Sophia. Belki kısa bir şekerleme yardımcı olur?)

Sophia: Yeah, that might be a good idea. Thanks, James. (Sophia: Evet, iyi bir fikir olabilir. Teşekkürler, James.)

Emma: Let’s all take care of ourselves and have a good day! (Emma: Haydi hepimiz kendimize iyi bakalım ve iyi bir gün geçirelim!)

James & Sophia: Sounds like a plan! (James ve Sophia: Kulağa iyi bir plan gibi geliyor!)

Örnek cümleler:

  1. Many people feel scared when they see a big spider.
    • Birçok insan büyük bir örümcek gördüğünde korkar.
  2. Many people feel nervous when they start an exam at school.
    • Birçok insan okulda bir sınava başladığında kaygılanır.
  3. Many people feel angry when they have an argument.
    • Birçok insan bir tartışma yaşadığında öfkelenir.

Make Comments on Moods (Ruh Halleri Hakkında Yorum Yapınız) Act Out the Dialogues (Diyalogları Canlandırınız)

Dialogue: Observing People at an Event

Anna: Look over there, John. Do you see that woman in the blue dress? She looks really excited. (Anna: Şuraya bak John. Mavi elbiseli kadını görüyor musun? Gerçekten heyecanlı görünüyor.)

John: Yes, I see her. She’s probably looking forward to something. Maybe she’s waiting for someone special. (John: Evet, görüyorum. Muhtemelen bir şeyi sabırsızlıkla bekliyor. Belki özel birini bekliyordur.)

Anna: What about the man standing by the food table? He seems quite anxious. (Anna: Yemek masasının yanında duran adam hakkında ne düşünüyorsun? Oldukça endişeli görünüyor.)

John: Yeah, I noticed him too. He keeps looking at his watch. Maybe he’s worried about being late for something. (John: Evet, onu da fark ettim. Sürekli saatine bakıyor. Belki bir yere geç kalmaktan endişeleniyordur.)

Anna: And look at that group of friends over there. They are laughing so much. They must be really happy. (Anna: Ve şuradaki arkadaş grubuna bak. Çok gülüyorlar. Gerçekten mutlu olmalılar.)

John: Absolutely. They seem to be enjoying each other’s company. It’s always nice to see people having a good time. (John: Kesinlikle. Birbirlerinin arkadaşlığından keyif alıyor gibi görünüyorlar. İnsanların iyi vakit geçirdiğini görmek her zaman güzeldir.)

Anna: Oh, and see that little boy with the balloon? He looks a bit sad. I wonder what happened. (Anna: Ah, ve balonlu küçük çocuğu görüyor musun? Biraz üzgün görünüyor. Ne olduğunu merak ediyorum.)

John: Maybe he lost something or someone said something that upset him. Kids can get emotional quickly. (John: Belki bir şeyini kaybetti ya da birisi onu üzecek bir şey söyledi. Çocuklar çabuk duygusallaşabilir.)

Anna: True. And what about the elderly couple sitting on the bench? They look so content and peaceful. (Anna: Doğru. Peki ya bankta oturan yaşlı çift hakkında ne düşünüyorsun? Çok memnun ve huzurlu görünüyorlar.)

John: They do. They must be enjoying a moment of tranquility amidst all the hustle and bustle. (John: Öyle görünüyorlar. Tüm bu koşuşturmanın ortasında bir huzur anının tadını çıkarıyor olmalılar.)

Anna: It’s fascinating how much we can tell about people just by observing their body language and expressions. (Anna: İnsanların beden dillerine ve ifadelerine bakarak ne kadar çok şey anlayabildiğimiz gerçekten büyüleyici.)

John: Absolutely. It’s like everyone has their own little story unfolding right in front of us. (John: Kesinlikle. Herkesin kendi küçük hikayesi gözlerimizin önünde ortaya çıkıyor gibi.)

Anna: Well, it’s been interesting watching people with you, John. We should do this more often. (Anna: John, insanları seninle izlemek ilginçti. Bunu daha sık yapmalıyız.)

John: I agree, Anna. It’s a great way to understand and connect with the world around us. (John: Katılıyorum, Anna. Çevremizdeki dünyayı anlamak ve bağ kurmak için harika bir yol.)

Read the Poem

Şiiri Okuyunuz

Anxiety’s Grip (Kaygının Pençesi)

In the shadows, anxiety creeps,
Gölgelere, kaygı sinsice girer,
It whispers fears as the whole world sleeps.
Dünya uyurken korkuları fısıldar.
Hearts race fast and breaths grow thin,
Kalpler hızla çarpar ve nefesler daralır,
Battles within, where to begin?
İçsel savaşlar, nereden başlanır?

Through restless nights and weary days,
Dinlenilmemiş geceler ve yorgun günler boyunca,
It clouds the mind in countless ways.
Akılları sayısız şekilde bulandırır.
Yet hope persists in the darkest hour,
Ama umut en karanlık anlarda bile sürer,
Strength arises, reclaiming power.
Güç doğar, yeniden gücü eline alır.

Write a Paragraph

Paragraf Yazınız

The First Encounter

İlk Karşılaşma

When Elif arrived at the nursing home with her mother to visit her grandfather, her heart was pounding with excitement. As they walked down the long corridors, their footsteps echoed. When they reached the room’s door, her grandfather Hasan Bey’s face lit up with a big smile. His eyes welled up with tears; he hadn’t seen his granddaughter for a long time.

Elif, annesiyle birlikte dedesini ziyarete gitmek için huzurevine geldiğinde kalbi heyecanla atıyordu. Uzun koridorlarda ilerlerken ayak sesleri yankılandı. Odanın kapısına geldiklerinde, dedesi Hasan Bey’in yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Gözleri dolmuştu, torununu uzun süredir görmemişti.

Hasan Bey couldn’t hold back his tears when he saw Elif. “Elif, my dear granddaughter,” he said in a trembling voice. Elif ran into her grandfather’s arms and hugged him tightly. “Grandpa, I missed you so much!” she said.

Hasan Bey, Elif’i gördüğünde gözyaşlarını tutamadı. “Elif, canım torunum,” dedi titrek bir sesle. Elif, dedesinin kollarına koştu ve sıkıca sarıldı. “Dede, seni çok özledim!” dedi.

Their caregiver, Ayşe Hanım, watched this emotional moment with tears in her eyes. “Hasan Bey, Elif truly loves you,” she murmured. Hasan Bey smiled at Ayşe Hanım without letting go of Elif. “I know, Ayşe Hanım, I have been eagerly waiting for this moment.”

Bakıcısı Ayşe Hanım, bu duygusal anı izlerken gözleri doldu. “Hasan Bey, Elif sizi gerçekten çok seviyor,” diye mırıldandı. Hasan Bey, Elif’i kollarından bırakmadan Ayşe Hanım’a gülümsedi. “Biliyorum Ayşe Hanım, bu anı sabırsızlıkla bekliyordum.”

As Elif sat next to her grandfather, Hasan Bey stroked her head. “Seeing you here brings me great joy, Elif,” he said. Elif held her grandfather’s hand and replied, “I love you so much, grandpa.” This encounter would remain an emotional and unforgettable moment for all of them.

Elif, dedesinin yanında otururken, Hasan Bey onun başını okşadı. “Seni burada görmek bana büyük mutluluk veriyor, Elif,” dedi. Elif, dedesinin elini tutarak, “Ben de seni çok seviyorum dede,” diye cevapladı. Bu karşılaşma, hepsi için duygusal ve unutulmaz bir an olarak kalacaktı.

Complete the Dialogue

Diyaloğu Tamamlayınız

Dr. Perkins: Good morning Mrs. Flash. Please have a seat.

Martha: Thank you. Please, call me Martha.

Dr. Perkins: Alright Martha. What brings you into the office today? (Bugün sizi ofise getiren nedir?)

Martha: Well, I haven’t been able to get a good night’s sleep lately. (Son zamanlarda iyi bir gece uykusu alamadım.)

Dr. Perkins: Do you have enough time to get the right amount of sleep? (Yeterli miktarda uyuyacak vaktiniz var mı?)

Martha: I have enough time but I just can’t seem to fall asleep and stay asleep. (Yeterince vaktim var ama uyuyamıyor ve uyuyakalıyorum.)

Dr. Perkins: How do you feel yourself nowadays? (Kendinizi son zamanlarda nasıl hissediyorsunuz?)

Martha: I feel exhausted and I can’t concentrate. I have been feeling miserable for the last couple of days. I’m not enthusiastic to begin my day. I even don’t want to go out with my friends. I really feel depressed. (Kendimi yorgun hissediyorum ve konsantre olamıyorum. Son birkaç gündür kendimi çok kötü hissediyorum. Günüme başlamak için hevesli değilim. Hatta arkadaşlarımla dışarı çıkmak bile istemiyorum. Gerçekten depresif hissediyorum.)

Dr. Perkins: Have you been under a lot of stress lately? (Son zamanlarda çok fazla stres altında mısınız?)

Martha: I work as an executive assistant so I am always under stress. I have to arrange many things and they all must be on time and in order so I always feel nervous. I have also poor concentration at work these days so it stresses me more. (Yönetici asistanı olarak çalışıyorum, bu yüzden her zaman stres altındayım. Birçok şeyi düzenlemem gerekiyor ve hepsi zamanında ve düzenli olmalı, bu yüzden sürekli gergin hissediyorum. Bu günlerde iş yerinde de düşük konsantrasyonum var, bu yüzden daha çok stres oluyorum.)

Dr. Perkins: Is it possible that your sleeping problems are because of your work stress. You have been under stress for a long time. Why don’t you take a week off and have a holiday? (Uyku problemlerinizin iş stresinden kaynaklanması mümkün mü? Uzun süredir stres altındasınız. Neden bir hafta izin alıp tatil yapmıyorsunuz?)

Martha: It’s impossible for me to take even a day off for the next two months. (Önümüzdeki iki ay boyunca bir gün bile izin almam imkansız.)

Dr. Perkins: Then, I suggest that you be active. Even moderate exercise releases chemicals in your brain that you will feel relieved. It can help you sleep better. My other suggestion is to keep in touch with your friends. When you feel bad, being with a friend can lighten your burden and begin a process of ending your unhappiness. You may also make healthy choices about your diet. That can make you feel emotionally stronger. A good diet helps your brain and body work efficiently, too. (O halde, aktif olmanızı öneririm. Hatta hafif egzersiz bile beyninizde sizi rahatlatacak kimyasallar salgılar. Bu, daha iyi uyumanıza yardımcı olabilir. Diğer önerim, arkadaşlarınızla iletişimde kalmanız. Kendinizi kötü hissettiğinizde, bir arkadaşınızla birlikte olmak yükünüzü hafifletebilir ve mutsuzluğunuzu sona erdirme sürecini başlatabilir. Diyetinizle ilgili sağlıklı seçimler yapabilirsiniz. Bu, duygusal olarak daha güçlü hissetmenizi sağlar. İyi bir diyet, beyninizin ve vücudunuzun verimli çalışmasına da yardımcı olur.)

Martha: Thank you very much for your suggestions. I’ll follow them immediately. (Önerileriniz için çok teşekkür ederim. Hemen onları takip edeceğim.)

Diyalog tamamlama:

Dr. Perkins: Good morning. Please, have a seat. How can I help you today? (Günaydın. Lütfen oturun. Bugün size nasıl yardımcı olabilirim?)

Client: Thank you. (Teşekkür ederim.)

Dr. Perkins: Could you tell me a bit more about what’s been troubling you? (Beni rahatsız eden şey hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?)

Client: I’ve been studying hard for my exams, but when I walk into my exam, my mind goes blank. As I sit down to start my test, I notice my sweaty palms and a pit in my stomach. Because of this, my grades and test scores don’t reflect my true abilities. What should I do? (Sınavlarım için çok çalışıyorum ama sınavıma girdiğimde aklım boşalıyor. Testime başlamak için oturduğumda ellerimin terlediğini ve midemde bir boşluk olduğunu fark ediyorum. Bu yüzden notlarım ve test puanlarım gerçek yeteneklerimi yansıtmıyor. Ne yapmalıyım?)

Dr. Perkins: It sounds like you’re experiencing test anxiety, which is quite common. First, let’s talk about some strategies to manage this anxiety. One effective method is to practice deep breathing exercises before and during your exam to help calm your nerves. (Test kaygısı yaşıyor gibisiniz, bu oldukça yaygın bir durum. İlk olarak, bu kaygıyı yönetmek için bazı stratejilerden bahsedelim. Etkili bir yöntem, sınavınızdan önce ve sırasında sinirlerinizi yatıştırmak için derin nefes egzersizleri yapmaktır.)

Underline the correct word and put it in parentheses

Kelimeleri İşaretleyiniz (doğru kelimenin altını çizin ve parantez içine alın)

  • My mother came home (exhausted) / relaxed after working a 12-hour shift at the hospital. She went straight to bed. (Annem hastanede 12 saatlik bir vardiyadan sonra eve yorgun geldi. Doğrudan yatağa gitti.)
  • He looked cheerful / (depressed) that we knew at once he had failed his exam. (O kadar depresif görünüyordu ki hemen sınavında başarısız olduğunu anladık.)
  • She was (frightened) / relieved when she heard that her son was safe. (Oğlunun güvende olduğunu duyduğunda korkmuştu.)
  • When Emily has a lot of work to do and feels (stressed) / proud, she becomes very tense and cannot relax. (Emily’nin yapacak çok işi olduğunda ve stresli hissettiğinde, çok gergin olur ve rahatlayamaz.)
  • After his wife left him, he was so (miserable) / pleased that he stopped shaving, gained 20 kilos, and didn’t leave the house for weeks at a time. (Karısı onu terk ettikten sonra o kadar perişandı ki tıraş olmayı bıraktı, 20 kilo aldı ve haftalarca evden çıkmadı.)
  • Every morning, Sam is so worried / (enthusiastic) to begin his day that he jumps out of bed and begins to sing. (Her sabah, Sam güne başlamak için o kadar hevesli ki yataktan fırlayıp şarkı söylemeye başlar.)

Match with the Suggestions

Önerilerle Eşleştiriniz

Read the expressions with negative moods and match them with the suggestions. (Olumsuz ruh hali içeren ifadeleri okuyunuz ve önerilerle eşleştiriniz.)

  1. I haven’t been sleeping well for a few weeks. I’m exhausted! (Birkaç haftadır iyi uyuyamıyorum. Bitkinim!)
    Why don’t you listen to relaxing music as you go to sleep to clear your head? (Uyumadan önce kafanı dağıtmak için rahatlatıcı müzik dinlemeye ne dersin?)
  2. I’m having a bad day and I feel miserable. (Kötü bir gün geçiriyorum ve kendimi berbat hissediyorum.)
    Cheer up! Let’s go to have a cup of coffee and watch a comedy at the cinema. (Neşelen! Hadi bir fincan kahve içmeye ve sinemada komedi izlemeye gidelim.)
  3. I’m having a terrible time with my roommate. She is very messy and she doesn’t do any housework. (Oda arkadaşımla çok kötü zamanlar geçiriyorum. O çok dağınık ve hiç ev işi yapmıyor.)
    I suggest that you talk to her openly. (Ona açıkça konuşmanı öneriyorum.)
  4. I feel nervous. I have an important exam tomorrow. (Gergin hissediyorum. Yarın önemli bir sınavım var.)
    You have been studying hard. Keep calm and believe in yourself. (Çok çalıştın. Sakin ol ve kendine inan.)

 

THEME 5: PSYCHOLOGY

  1. Afraid – Korkmuş
    • Many people feel afraid when they see a big spider. (Birçok insan büyük bir örümcek gördüğünde korkar.)
  2. Nervous – Sinirli, gergin
    • Many people feel nervous when they start a test in school. (Birçok insan okulda teste başladığında sinirli hisseder.)
  3. Angry – Kızgın
    • Many people feel angry when they have an argument. (Birçok insan tartıştığında kızgın hisseder.)
  4. Hilarious – Çok komik
    • Many people feel hilarious when they watch a comedy show. (Birçok insan komedi şovu izlerken çok komik hisseder.)
  5. Confident – Kendinden emin
    • He looked confident that he would win the competition. (Yarışmayı kazanacağından emin görünüyordu.)
  6. Jealous – Kıskanç
    • She felt jealous when she saw her friend with a new car. (Arkadaşını yeni bir arabayla gördüğünde kıskanç hissetti.)
  7. Depressed – Depresyonda, morali bozuk
    • He was depressed after his wife left him. (Eşi onu terk ettikten sonra depresyona girdi.)
  8. Envious – İmrenen, kıskanan
    • She felt envious of her friend’s success. (Arkadaşının başarısına imrendi.)
  9. Contented – Memnun, hoşnut
    • He felt contented after a satisfying meal. (Tatmin edici bir yemekten sonra memnun hissetti.)
  10. Baffled – Şaşırmış, kafası karışmış
    • The unexpected news left him baffled. (Beklenmedik haber onu şaşırttı.)
  11. Exhausted – Yorgun, bitkin
    • My mother came home exhausted after working a 12-hour shift at the hospital. (Annem hastanede 12 saatlik vardiya çalıştıktan sonra bitkin geldi.)
  12. Shy – Utangaç
    • He was too shy to speak in front of the class. (Sınıfın önünde konuşmak için çok utangaçtı.)
  13. Surprised – Şaşırmış
    • She was surprised to see her old friend at the party. (Partide eski arkadaşını görünce şaşırdı.)
  14. Annoyed – Rahatsız olmuş, sinirlenmiş
    • Clara was annoyed by her roommate’s loud noises. (Clara, oda arkadaşının yüksek seslerinden rahatsız oldu.)
  15. Grateful – Minnettar
    • She felt grateful for the support of her family. (Ailesinin desteği için minnettardı.)
  16. Curious – Meraklı
    • He was curious about the new project at work. (İş yerindeki yeni proje hakkında meraklıydı.)
  17. Upset – Üzgün
    • Speaker 1: upset (Üzgün)
    • Martin seems furious. (Martin kızgın görünüyor.)
  18. Worried – Endişeli
    • Speaker 2: worried (Endişeli)
  19. Excited – Heyecanlı
    • Speaker 2: excited (Heyecanlı)
  20. Furious – Öfkeli
    • Speaker 2: furious (Öfkeli)
  21. Frustrated – Hayal kırıklığına uğramış
    • Speaker 3: frustrated (Hayal kırıklığına uğramış)
  22. Blissful – Mutlu, neşeli
    • Speaker 3: blissful (Mutlu)
  23. Disappointed – Hayal kırıklığına uğramış
    • Speaker 4: disappointed (Hayal kırıklığına uğramış)
  24. Sensible – Mantıklı, makul
    • Speaker 4: sensible (Makul)
  25. Joyful – Neşeli
    • Jason: I’m so glad the weekend’s finally here. We’re going camping in the mountains. (joyful)
    • Jason: Hafta sonunun nihayet burada olmasından çok mutluyum. Dağlarda kamp yapacağız. (neşeli)
  26. Unhappy – Mutsuz
    • Ted: It’s very good for you. I have to work overtime this weekend. (unhappy)
    • Ted: Bu senin için çok iyi. Bu hafta sonu fazla mesai yapmam gerekiyor. (mutsuz)
  27. Interested – İlgili
    • Mrs Jenkins: How are the things going with your new roommate? (interested)
    • Mrs Jenkins: Yeni oda arkadaşınla işler nasıl gidiyor? (ilgili)
  28. Anxious – Endişeli
    • Alex: My final exam is tomorrow and I’m not fully prepared yet. (anxious)
    • Alex: Final sınavım yarın ve henüz tam olarak hazır değilim. (endişeli)
  29. Concerned – Endişeli, ilgili
    • Jeremy: What’s wrong with you? (concerned)
    • Jeremy: Neyin var? (endişeli)
  30. Buzzing – Enerjik, canlı
    • Jason: I’m buzzing for the day. (Jason: Gün için çok heyecanlıyım.)
  31. Reducing to tears – Ağlamak, gözyaşlarına boğulmak
    • The sad news reduced him to tears. (Üzücü haber onu gözyaşlarına boğdu.)
  32. Jumping for joy – Sevinçten havalara uçmak
    • She was jumping for joy after hearing the good news. (İyi haberi duyduktan sonra sevinçten havalara uçuyordu.)
  33. Going to pieces – Parçalanmak, dağılmak
    • He felt like he was going to pieces after the breakup. (Ayrılıktan sonra parçalanacak gibi hissetti.)
  34. Feeling blue – Üzgün hissetmek
    • She was feeling blue after the argument. (Tartışmadan sonra üzgün hissediyordu.)
  35. Trouble shared is a trouble halved – Derdini söylemeyen derman bulamaz
    • “Derdini söylemeyen derman bulamaz.”
  36. Confused – Kafası karışmış
    • He felt confused by the complex instructions. (Karmaşık talimatlarla kafası karışmış hissetti.)

THEME 5: PSYCHOLOGY

  1. Afraid – Korkmuş
    • Many people feel afraid when they see a big spider. (Birçok insan büyük bir örümcek gördüğünde korkar.)
  2. Nervous – Sinirli, gergin
    • Many people feel nervous when they start a test in school. (Birçok insan okulda teste başladığında sinirli hisseder.)
  3. Angry – Kızgın
    • Many people feel angry when they have an argument. (Birçok insan tartıştığında kızgın hisseder.)
  4. Hilarious – Çok komik
    • Many people feel hilarious when they watch a comedy show. (Birçok insan komedi şovu izlerken çok komik hisseder.)
  5. Confident – Kendinden emin
    • He looked confident that he would win the competition. (Yarışmayı kazanacağından emin görünüyordu.)
  6. Jealous – Kıskanç
    • She felt jealous when she saw her friend with a new car. (Arkadaşını yeni bir arabayla gördüğünde kıskanç hissetti.)
  7. Depressed – Depresyonda, morali bozuk
    • He was depressed after his wife left him. (Eşi onu terk ettikten sonra depresyona girdi.)
  8. Envious – İmrenen, kıskanan
    • She felt envious of her friend’s success. (Arkadaşının başarısına imrendi.)
  9. Contented – Memnun, hoşnut
    • He felt contented after a satisfying meal. (Tatmin edici bir yemekten sonra memnun hissetti.)
  10. Baffled – Şaşırmış, kafası karışmış
    • The unexpected news left him baffled. (Beklenmedik haber onu şaşırttı.)
  11. Exhausted – Yorgun, bitkin
    • My mother came home exhausted after working a 12-hour shift at the hospital. (Annem hastanede 12 saatlik vardiya çalıştıktan sonra bitkin geldi.)
  12. Shy – Utangaç
    • He was too shy to speak in front of the class. (Sınıfın önünde konuşmak için çok utangaçtı.)
  13. Surprised – Şaşırmış
    • She was surprised to see her old friend at the party. (Partide eski arkadaşını görünce şaşırdı.)
  14. Annoyed – Rahatsız olmuş, sinirlenmiş
    • Clara was annoyed by her roommate’s loud noises. (Clara, oda arkadaşının yüksek seslerinden rahatsız oldu.)
  15. Grateful – Minnettar
    • She felt grateful for the support of her family. (Ailesinin desteği için minnettardı.)
  16. Curious – Meraklı
    • He was curious about the new project at work. (İş yerindeki yeni proje hakkında meraklıydı.)
  17. Upset – Üzgün
    • Martin seems furious. (Martin kızgın görünüyor.)
  18. Worried – Endişeli
    • My final exam is tomorrow and I’m not fully prepared yet. (Final sınavım yarın ve henüz tam olarak hazır değilim.)
  19. Excited – Heyecanlı
    • Speaker 2: excited (Heyecanlı)
  20. Furious – Öfkeli
    • Speaker 2: furious (Öfkeli)
  21. Frustrated – Hayal kırıklığına uğramış
    • Speaker 3: frustrated (Hayal kırıklığına uğramış)
  22. Blissful – Mutlu, neşeli
    • Speaker 3: blissful (Mutlu)
  23. Disappointed – Hayal kırıklığına uğramış
    • Speaker 4: disappointed (Hayal kırıklığına uğramış)
  24. Sensible – Mantıklı, makul
    • Speaker 4: sensible (Makul)
  25. Joyful – Neşeli
    • Jason: I’m so glad the weekend’s finally here. We’re going camping in the mountains. (Joyful)
    • Jason: Hafta sonunun nihayet burada olmasından çok mutluyum. Dağlarda kamp yapacağız. (Neşeli)
  26. Unhappy – Mutsuz
    • Ted: It’s very good for you. I have to work overtime this weekend. (Unhappy)
    • Ted: Bu senin için çok iyi. Bu hafta sonu fazla mesai yapmam gerekiyor. (Mutsuz)
  27. Interested – İlgili
    • Mrs Jenkins: How are the things going with your new roommate? (Interested)
    • Mrs Jenkins: Yeni oda arkadaşınla işler nasıl gidiyor? (İlgili)
  28. Anxious – Endişeli
    • Alex: My final exam is tomorrow and I’m not fully prepared yet. (Anxious)
    • Alex: Final sınavım yarın ve henüz tam olarak hazır değilim. (Endişeli)
  29. Concerned – Endişeli, ilgili
    • Jeremy: What’s wrong with you? (Concerned)
    • Jeremy: Neyin var? (Endişeli)
  30. Buzzing – Enerjik, canlı
    • Jason: I’m buzzing for the day. (Jason: Gün için çok heyecanlıyım.)
  31. Reducing to tears – Ağlamak, gözyaşlarına boğulmak
    • The sad news reduced him to tears. (Üzücü haber onu gözyaşlarına boğdu.)
  32. Jumping for joy – Sevinçten havalara uçmak
    • She was jumping for joy after hearing the good news. (İyi haberi duyduktan sonra sevinçten havalara uçuyordu.)
  33. Going to pieces – Parçalanmak, dağılmak
    • He felt like he was going to pieces after the breakup. (Ayrılıktan sonra parçalanacak gibi hissetti.)
  34. Feeling blue – Üzgün hissetmek
    • She was feeling blue after the argument. (Tartışmadan sonra üzgün hissediyordu.)
  35. Trouble shared is a trouble halved – Derdini söylemeyen derman bulamaz
    • “Derdini söylemeyen derman bulamaz.”
  36. Confused – Kafası karışmış
    • He felt confused by the complex instructions. (Karmaşık talimatlarla kafası karışmış hissetti.)

 

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+
Açık Lise sınavlarına hazırlanmanın en kolay hali: AçıkTercih AÖL Test Çöz!

Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!


Etiketler: ,
Eklenme Tarihi: 1 Eylül 2024

Facebook Yorumları

Konu hakkında yorumunuzu yazın

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız.