AÖL İngilizce 6 Konu Özetleri, Türkçe çeviriler, ünite içinde geçen anahtar kelime sözlükleri
İçindekiler
AÖL İngilizce 6 Konu Özetleri, Türkçe çeviriler, ünite içinde geçen anahtar kelime sözlükleri
THEME 1: OPEN YOUR HEART
Theme 1: Open Your Heart
1. Criticize – Eleştirmek
Sentence: “Write a letter to criticize the organization.” Türkçe: “Organizasyonu eleştirmek için bir mektup yazın.”
2. Mistake – Hata
Sentence: “She made a mistake during the concert.” Türkçe: “Konser sırasında bir hata yaptı.”
3. Concert – Konser
Sentence: “I went to the Rainbow Philharmonic Orchestra concert at the Atatürk Arena.” Türkçe: “Atatürk Arena’da Rainbow Filarmoni Orkestrası konserine gittim.”
4. Audience – İzleyici
Sentence: “Lots of electrical devices such as lights and lasers and long wires could have been dangerous for the audiences.” Türkçe: “Işıklar ve lazerler gibi birçok elektrikli cihaz ve uzun kablolar izleyiciler için tehlikeli olabilirdi.”
5. Dangerous – Tehlikeli
Sentence: “Lots of electrical devices such as lights and lasers and long wires could have been dangerous for the audiences.” Türkçe: “Işıklar ve lazerler gibi birçok elektrikli cihaz ve uzun kablolar izleyiciler için tehlikeli olabilirdi.”
6. Performance – Performans
Sentence: “They ended their performance by explaining that İstanbul was the first place that they wanted to go on their tour.” Türkçe: “İstanbul’un turlarında gitmek istedikleri ilk yer olduğunu açıklayarak performanslarını bitirdiler.”
7. Musician – Müzisyen
Sentence: “The music and the musicians were lively. They put on an excellent show.” Türkçe: “Müzik ve müzisyenler canlıydı. Mükemmel bir gösteri sundular.”
8. Popular – Popüler
Sentence: “They should also have played some of the popular songs. It could have attracted more attention.” Türkçe: “Bazı popüler şarkıları da çalmalılardı. Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
9. Attention – Dikkat
Sentence: “It could have attracted more attention.” Türkçe: “Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
10. Honesty – Dürüstlük
Sentence: “Honesty is the best policy.” Türkçe: “Dürüstlük en iyi politikadır.”
11. Friend – Arkadaş
Sentence: “Think about your close friends. Do you know the meaning of ‘BFF’?” Türkçe: “Yakın arkadaşlarınızı düşünün. ‘BFF’ anlamını biliyor musunuz?”
12. Close friend – Yakın arkadaş
Sentence: “Think about your close friends.” Türkçe: “Yakın arkadaşlarınızı düşünün.”
13. Relationship – İlişki
Sentence: “A true friend is caring and empathetic.” Türkçe: “Gerçek bir arkadaş şefkatli ve empati kurabilendir.”
14. Encouragement – Teşvik
Sentence: “A best friend always encourages you.” Türkçe: “En iyi arkadaş sizi her zaman teşvik eder.”
15. Success – Başarı
Sentence: “They played the songs from all three of their albums. But they should also have played some of the popular songs. It could have attracted more attention.” Türkçe: “Üç albümlerindeki şarkıları çaldılar. Ancak bazı popüler şarkıları da çalmalılardı. Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
16. Disappointment – Hayal kırıklığı
Sentence: “It was a complete disaster.” Türkçe: “Tam bir felaketti.”
17. Disaster – Felaket
Sentence: “It was a complete disaster.” Türkçe: “Tam bir felaketti.”
18. Responsibility – Sorumluluk
Sentence: “What should he have done before leaving home?” Türkçe: “Evden çıkmadan önce ne yapmalıydı?”
19. Criticism – Eleştiri
Sentence: “Write a letter to criticize the organization.” Türkçe: “Organizasyonu eleştirmek için bir mektup yazın.”
20. Careful – Dikkatli
Sentence: “I must have been more careful.” Türkçe: “Daha dikkatli olmalıydım.”
21. Fiasco – Fiyasko
Sentence: “What a fiasco!!!” Türkçe: “Ne fiyasko ama!!!”
22. Forget – Unutmak
Sentence: “I realized that I forgot it at home.” Türkçe: “Onu evde unuttuğumu fark ettim.”
23. Care – Özen
Sentence: “I must have been more careful.” Türkçe: “Daha dikkatli olmalıydım.”
24. Taxi – Taksi
Sentence: “I caught a taxi to the airport.” Türkçe: “Havaalanına bir taksi tuttum.”
25. Airport – Havaalanı
Sentence: “I caught a taxi to the airport.” Türkçe: “Havaalanına bir taksi tuttum.”
26. Check-in – Giriş yapmak
Sentence: “I went to the check-in desk.” Türkçe: “Giriş masasına gittim.”
27. Passport – Pasaport
Sentence: “I couldn’t find my passport.” Türkçe: “Pasaportumu bulamadım.”
28. House – Ev
Sentence: “I left the house at 9 o’clock in the morning.” Türkçe: “Sabah 9’da evden çıktım.”
29. Run – Koşmak
Sentence: “I ran into the house and found my passport.” Türkçe: “Eve koştum ve pasaportumu buldum.”
30. Street – Cadde
Sentence: “I ran down the street to look for another taxi.” Türkçe: “Başka bir taksi aramak için caddeye koştum.”
31. Traffic – Trafik
Sentence: “There was a heavy traffic and I arrived at the airport late.” Türkçe: “Yoğun bir trafik vardı ve havaalanına geç ulaştım.”
32. Catch – Yakalamak
Sentence: “Could he catch the flight?” Türkçe: “Uçağı yakalayabildi mi?”
33. Flight – Uçuş
Sentence: “Could he catch the flight?” Türkçe: “Uçağı yakalayabildi mi?”
34. Terrible – Korkunç
Sentence: “Yesterday was terrible for me.” Türkçe: “Dün benim için korkunçtu.”
35. Vacation – Tatil
Sentence: “It was the day of my vacation to Türkiye.” Türkçe: “Türkiye’ye tatilimin günüydü.”
36. Forget – Unutmak
Sentence: “I realized that I forgot it at home.” Türkçe: “Onu evde unuttuğumu fark ettim.”
37. Realize – Fark etmek
Sentence: “I realized that I forgot it at home.” Türkçe: “Onu evde unuttuğumu fark ettim.”
38. Leave – Ayrılmak
Sentence: “I left the house at 9 o’clock in the morning.” Türkçe: “Sabah 9’da evden çıktım.”
39. Arrive – Ulaşmak
Sentence: “I arrived at the airport late.” Türkçe: “Havaalanına geç ulaştım.”
40. Quick – Hızlı
Sentence: “I left the house as quick as possible.” Türkçe: “Evden olabildiğince hızlı ayrıldım.”
41. Run – Koşmak
Sentence: “I ran into the house and found my passport.” Türkçe: “Eve koştum ve pasaportumu buldum.”
42. Taxi – Taksi
Sentence: “The taxi had gone!!!” Türkçe: “Taksi gitmişti!!!”
43. Find – Bulmak
Sentence: “I found another taxi to the airport.” Türkçe: “Havaalanına başka bir taksi buldum.”
44. Heavy – Yoğun
Sentence: “There was a heavy traffic and I arrived at the airport late.” Türkçe: “Yoğun bir trafik vardı ve havaalanına geç ulaştım.”
45. Disaster – Felaket
Sentence: “It was a complete disaster.” Türkçe: “Tam bir felaketti.”
46. Miss – Kaçırmak
Sentence: “I missed the plane.” Türkçe: “Uçağı kaçırdım.”
47. Plane – Uçak
Sentence: “I missed the plane.” Türkçe: “Uçağı kaçırdım.”
48. Go – Gitmek
Sentence: “They ended their performance by explaining that İstanbul was the first place that they wanted to go on their tour.” Türkçe: “İstanbul’un turlarında gitmek istedikleri ilk yer olduğunu açıklayarak performanslarını bitirdiler.”
49. Start – Başlamak
Sentence: “They started their performance with a lively song.” Türkçe: “Performanslarına canlı bir şarkıyla başladılar.”
50. Enjoy – Eğlenmek
Sentence: “The audience enjoyed the concert very much.” Türkçe: “İzleyiciler konserden çok keyif aldılar.”
51. Excited – Heyecanlı
Sentence: “I was very excited to see the concert.” Türkçe: “Konseri izlemek için çok heyecanlıydım.”
52. Arrive – Varmak
Sentence: “I arrived at the concert hall early.” Türkçe: “Konser salonuna erken vardım.”
53. Late – Geç
Sentence: “I arrived at the airport late.” Türkçe: “Havaalanına geç ulaştım.”
54. Important – Önemli
Sentence: “It is important to be on time.” Türkçe: “Zamanında olmak önemlidir.”
55. Happy – Mutlu
Sentence: “I was very happy with the concert.” Türkçe: “Konserden çok memnundum.”
56. Sad – Üzgün
Sentence: “I was sad because I missed the flight.” Türkçe: “Uçağı kaçırdığım için üzgündüm.”
57. Enjoyable – Eğlenceli
Sentence: “The concert was very enjoyable.” Türkçe: “Konser çok eğlenceliydi.”
58. Tired – Yorgun
Sentence: “I was tired after the concert.” Türkçe: “Konserden sonra yorgundum.”
59. Relax – Rahatlamak
Sentence: “I tried to relax before the flight.” Türkçe: “Uçuş öncesi rahatlamaya çalıştım.”
60. Nervous – Sinirli, gergin
Sentence: “I was nervous because I thought I might miss the flight.” Türkçe: “Uçağı kaçırabileceğimi düşündüğüm için sinirliydim.”
61. Hungry – Aç
Sentence: “I was hungry after the concert.” Türkçe: “Konserden sonra açtım.”
62. Find – Bulmak
Sentence: “I ran into the house and found my passport.” Türkçe: “Eve koştum ve pasaportumu buldum.”
63. Enjoy – Keyif almak
Sentence: “The audience enjoyed the concert very much.” Türkçe: “İzleyiciler konserden çok keyif aldılar.”
64. Hope – Umut
Sentence: “I hope to see them perform again.” Türkçe: “Onları tekrar performans sergilerken görmeyi umuyorum.”
65. Plan – Planlamak
Sentence: “I planned to go to the concert with my friends.” Türkçe: “Konser için arkadaşlarımla gitmeyi planladım.”
66. Forget – Unutmak
Sentence: “I realized that I forgot it at home.” Türkçe: “Onu evde unuttuğumu fark ettim.”
67. Idea – Fikir
Sentence: “It was a great idea to go to the concert.” Türkçe: “Konsere gitmek harika bir fikirdi.”
68. Sure – Emin
Sentence: “I wasn’t sure if I would make it to the concert on time.” Türkçe: “Konsere zamanında yetişip yetişemeyeceğimden emin değildim.”
69. Problem – Problem
Sentence: “There was a problem with the sound system during the concert.” Türkçe: “Konser sırasında ses sisteminde bir problem vardı.”
70. Lose – Kaybetmek
Sentence: “I was afraid I might lose my way to the concert hall.” Türkçe: “Konser salonuna giderken kaybolmaktan korktum.”
71. Lucky – Şanslı
Sentence: “I was lucky to get a ticket to the concert.” Türkçe: “Konsere bilet alacak kadar şanslıydım.”
72. Great – Harika
Sentence: “The concert was great.” Türkçe: “Konser harikaydı.”
73. Nervous – Gergin
Sentence: “I was nervous because I thought I might miss the flight.” Türkçe: “Uçağı kaçırabileceğimi düşündüğüm için gergindim.”
74. Meet – Buluşmak
Sentence: “I planned to meet my friends at the concert.” Türkçe: “Konserde arkadaşlarımla buluşmayı planladım.”
75. Wait – Beklemek
Sentence: “I had to wait in line for a long time to get in.” Türkçe: “İçeri girmek için uzun süre sırada beklemek zorunda kaldım.”
76. Love – Sevmek
Sentence: “I love listening to live music.” Türkçe: “Canlı müzik dinlemeyi seviyorum.”
77. Feel – Hissetmek
Sentence: “I felt very excited before the concert.” Türkçe: “Konser öncesi çok heyecanlıydım.”
78. Plan – Planlamak
Sentence: “I planned to go to the concert with my friends.” Türkçe: “Konser için arkadaşlarımla gitmeyi planladım.”
79. Lucky – Şanslı
Sentence: “I was lucky to get a ticket to the concert.” Türkçe: “Konsere bilet alacak kadar şanslıydım.”
80. Surprised – Şaşırmış
Sentence: “I was surprised to see so many people at the concert.” Türkçe: “Konserde bu kadar çok insanı görünce şaşırdım.”
81. Long – Uzun
Sentence: “I had to wait in line for a long time to get in.” Türkçe: “İçeri girmek için uzun süre sırada beklemek zorunda kaldım.”
82. Excitement – Heyecan
Sentence: “The excitement in the air was palpable.” Türkçe: “Havadaki heyecan elle tutulur gibiydi.”
83. Thought – Düşünce
Sentence: “I thought the concert was going to be amazing.” Türkçe: “Konserin harika olacağını düşündüm.”
84. Place – Yer
Sentence: “İstanbul was the first place that they wanted to go on their tour.” Türkçe: “İstanbul, turlarında gitmek istedikleri ilk yerdi.”
85. Great – Harika
Sentence: “The concert was great.” Türkçe: “Konser harikaydı.”
86. Excited – Heyecanlı
Sentence: “I was very excited to see the concert.” Türkçe: “Konseri izlemek için çok heyecanlıydım.”
87. Find – Bulmak
Sentence: “I found another taxi to the airport.” Türkçe: “Havaalanına başka bir taksi buldum.”
88. Performance – Performans
Sentence: “They ended their performance by explaining that İstanbul was the first place that they wanted to go on their tour.” Türkçe: “İstanbul’un turlarında gitmek istedikleri ilk yer olduğunu açıklayarak performanslarını bitirdiler.”
89. Chance – Şans
Sentence: “I had a chance to meet the musicians after the concert.” Türkçe: “Konserden sonra müzisyenlerle tanışma şansım oldu.”
90. Excitement – Heyecan
Sentence: “The excitement in the air was palpable.” Türkçe: “Havadaki heyecan elle tutulur gibiydi.”
91. Popular – Popüler
Sentence: “They should also have played some of the popular songs. It could have attracted more attention.” Türkçe: “Bazı popüler şarkıları da çalmalılardı. Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
92. Song – Şarkı
Sentence: “They played the songs from all three of their albums.” Türkçe: “Üç albümlerindeki şarkıları çaldılar.”
93. Attention – Dikkat
Sentence: “It could have attracted more attention.” Türkçe: “Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
94. Opinion – Görüş
Sentence: “A best friend gives an honest opinion.” Türkçe: “En iyi arkadaş dürüst bir görüş verir.”
95. Honesty – Dürüstlük
Sentence: “Honesty is the best policy.” Türkçe: “Dürüstlük en iyi politikadır.”
96. Friend – Arkadaş
Sentence: “Think about your close friends. Do you know the meaning of ‘BFF’?” Türkçe: “Yakın arkadaşlarınızı düşünün. ‘BFF’ anlamını biliyor musunuz?”
97. Close friend – Yakın arkadaş
Sentence: “Think about your close friends.” Türkçe: “Yakın arkadaşlarınızı düşünün.”
98. Relationship – İlişki
Sentence: “A true friend is caring and empathetic.” Türkçe: “Gerçek bir arkadaş şefkatli ve empati kurabilendir.”
99. Encourage – Teşvik etmek
Sentence: “A best friend always encourages you.” Türkçe: “En iyi arkadaş sizi her zaman teşvik eder.”
100. Success – Başarı
Sentence: “They played the songs from all three of their albums. But they should also have played some of the popular songs. It could have attracted more attention.” Türkçe: “Üç albümlerindeki şarkıları çaldılar. Ancak bazı popüler şarkıları da çalmalılardı. Bu daha fazla dikkat çekebilirdi.”
Theme 2: Facts About Türkiye
1. Notable – Dikkate değer, kayda değer, önemli
Sentence: “It is notable for being the burial place of St. Nicholas of Myra.” Türkçe: “Myra’lı Aziz Nikolaos’un gömüldüğü yer olmasıyla dikkate değerdir.”
2. Burial – Defin, gömme, mezar
Sentence: “It is the burial place of St. Nicholas.” Türkçe: “Burası Aziz Nikolaos’un mezarıdır.”
3. Aisle – Koridor, geçit
Sentence: “The tomb of St. Nicholas is in the north aisle.” Türkçe: “Aziz Nikolaos’un mezarı kuzey koridorundadır.”
4. Marble – Mermer
Sentence: “There are fine marble mosaic pavements and faded wall paintings throughout the church.” Türkçe: “Kilise boyunca ince mermer mozaik döşemeler ve solmuş duvar resimleri vardır.”
5. Mosaic – Mozaik
Sentence: “There are fine marble mosaic pavements and faded wall paintings throughout the church.” Türkçe: “Kilise boyunca ince mermer mozaik döşemeler ve solmuş duvar resimleri vardır.”
6. Pavement – Kaldırım, döşeme
Sentence: “There are fine marble mosaic pavements and faded wall paintings throughout the church.” Türkçe: “Kilise boyunca ince mermer mozaik döşemeler ve solmuş duvar resimleri vardır.”
7. Chapel – Şapel, küçük kilise
Sentence: “The church has three side aisles; the two on the south have chapels at the east end.” Türkçe: “Kilisede üç yan koridor var; güneydeki iki koridorun doğu ucunda şapeller bulunuyor.”
8. Steeply – Dik bir şekilde, sarp bir şekilde
Sentence: “The floor of the church is several meters below street level and is accessed by a steeply descending ramp.” Türkçe: “Kilisemin zemini sokak seviyesinin birkaç metre altındadır ve dik bir rampayla ulaşılabilir.”
9. Descending – İniş, aşağıya inen
Sentence: “The floor of the church is several meters below street level and is accessed by a steeply descending ramp.” Türkçe: “Kilisemin zemini sokak seviyesinin birkaç metre altındadır ve dik bir rampayla ulaşılabilir.”
10. Ramp – Rampa
Sentence: “The floor of the church is several meters below street level and is accessed by a steeply descending ramp.” Türkçe: “Kilisemin zemini sokak seviyesinin birkaç metre altındadır ve dik bir rampayla ulaşılabilir.”
11. Ancient – Antik, eski
Sentence: “It is an ancient Byzantine Church.” Türkçe: “Bu, antik bir Bizans kilisesidir.”
12. Remarkable – Dikkate değer, olağanüstü
Sentence: “It is notable for being the burial place of St. Nicholas of Myra.” Türkçe: “Myra’lı Aziz Nikolaos’un gömüldüğü yer olmasıyla dikkate değerdir.”
13. Ground – Yer, zemin
Sentence: “The floor of the church is several meters below street level.” Türkçe: “Kilisemin zemini sokak seviyesinin birkaç metre altındadır.”
14. Route – Rota, güzergah
Sentence: “Over time, the river changed course.” Türkçe: “Zamanla nehir yön değiştirdi.”
15. Course – Seyir, yol
Sentence: “Over time, the river changed course.” Türkçe: “Zamanla nehir yön değiştirdi.”
16. Tomb – Mezar, türbe
Sentence: “The tomb of St. Nicholas is in the north aisle.” Türkçe: “Aziz Nikolaos’un mezarı kuzey koridorundadır.”
17. Honor – Onur, şeref
Sentence: “The church was built to honor Saint Nicholas in AD 520.” Türkçe: “Kilise, MS 520’de Aziz Nikolaos’u onurlandırmak için inşa edilmiştir.”
18. Byzantine – Bizans
Sentence: “It is an ancient Byzantine Church.” Türkçe: “Bu, antik bir Bizans kilisesidir.”
19. Structure – Yapı, bina
Sentence: “I am studying about Byzantine structures and this church is regarded as the 3rd most important Byzantine structure in Anatolia.” Türkçe: “Bizans yapıları hakkında çalışıyorum ve bu kilise Anadolu’daki en önemli 3. Bizans yapısı olarak kabul ediliyor.”
20. Restore – Restore etmek, yenilemek
Sentence: “In 1862, Russian Tsar Nicholas restored the church.” Türkçe: “1862’de Rus Çarı Nikolaos kiliseyi restore etti.”
21. Painting – Resim, tablo, boyama
Sentence: “There are fine marble mosaic pavements and faded wall paintings throughout the church.” Türkçe: “Kilise boyunca ince mermer mozaik döşemeler ve solmuş duvar resimleri vardır.”
22. Fine – İnce, güzel
Sentence: “There are fine marble mosaic pavements and faded wall paintings throughout the church.” Türkçe: “Kilise boyunca ince mermer mozaik döşemeler ve solmuş duvar resimleri vardır.”
23. Service – Hizmet, servis
Sentence: “The Church of St. Nicholas is only used for religious services one day each year, the Feast of St. Nicholas on December 6.” Türkçe: “Aziz Nikolaos Kilisesi, her yıl sadece bir gün, 6 Aralık’ta Aziz Nikolaos Bayramı’nda dini hizmetler için kullanılır.”
24. Museum – Müze
Sentence: “The museum is open between 08:00 and 17:00.” Türkçe: “Müze 08:00 ile 17:00 saatleri arasında açıktır.”
25. Feast – Şölen, ziyafet
Sentence: “The Church of St. Nicholas is only used for religious services one day each year, the Feast of St. Nicholas on December 6.” Türkçe: “Aziz Nikolaos Kilisesi, her yıl sadece bir gün, 6 Aralık’ta Aziz Nikolaos Bayramı’nda dini hizmetler için kullanılır.”
26. Commemorate – Anmak, hatırlamak
Sentence: “The Clock Tower in İzmir was built to commemorate the 25th anniversary of Abdülhamit II’s accession to the throne.” Türkçe: “İzmir’deki Saat Kulesi, II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümünü anmak için inşa edilmiştir.”
Sentence: “The Lake Van Monster is a creature that has been living in Lake Van.” Türkçe: “Van Gölü Canavarı, Van Gölü’nde yaşayan bir yaratıktır.”
28. Creature – Yaratık
Sentence: “The Lake Van Monster is a creature that has been living in Lake Van.” Türkçe: “Van Gölü Canavarı, Van Gölü’nde yaşayan bir yaratıktır.”
29. Myth – Mit, efsane
Sentence: “Look at the sentences on myths and facts about Türkiye and then, write myth (M) or fact (F) next to the statements.” Türkçe: “Türkiye hakkında efsaneler ve gerçekler üzerine cümlelere bakınız ve ifadelerin yanına efsane (M) ya da gerçek (F) yazınız.”
30. Fact – Gerçek, olgu
Sentence: “Look at the sentences on myths and facts about Türkiye and then, write myth (M) or fact (F) next to the statements.” Türkçe: “Türkiye hakkında efsaneler ve gerçekler üzerine cümlelere bakınız ve ifadelerin yanına efsane (M) ya da gerçek (F) yazınız.”
31. Lake – Göl
Sentence: “The Lake Van Monster is a creature that has been living in Lake Van.” Türkçe: “Van Gölü Canavarı, Van Gölü’nde yaşayan bir yaratıktır.”
32. Flood – Sel, su baskını
Sentence: “After the Noah’s flood, Noah’s Ark landed on Mount Ağrı.” Türkçe: “Nuh tufanından sonra, Nuh’un Gemisi Ağrı Dağı’na indi.”
33. Boat – Tekne, bot
Sentence: “The best way is by using the official Butterfly Valley boat taxi which leaves from Ölüdeniz at 11.00 a.m. and 2 p.m.” Türkçe: “En iyi yol, Ölüdeniz’den 11:00 ve 14:00’te kalkan resmi Kelebekler Vadisi tekne taksisini kullanmaktır.”
34. Taxi – Taksi
Sentence: “You can also use one of the boat trips that leave from Ölüdeniz however your time will be limited.” Türkçe: “Ölüdeniz’den kalkan tekne turlarından birini de kullanabilirsiniz ancak zamanınız sınırlı olacaktır.”
35. Memory – Bellek, hafıza
Sentence: “Photographers better free up memory space on their cameras.” Türkçe: “Fotoğrafçılar kameralarındaki bellek alanını boşaltmalılar.”
36. Photographer – Fotoğrafçı
Sentence: “Photographers better free up memory space on their cameras.” Türkçe: “Fotoğrafçılar kameralarındaki bellek alanını boşaltmalılar.”
37. Swimmer – Yüzücü
Sentence: “Swimmers and snorkelers will have a great time in the crystal blue water.” Türkçe: “Yüzücüler ve şnorkelciler kristal mavisi sularda harika vakit geçirecekler.”
38. Snorkeler – Şnorkelci
Sentence: “Swimmers and snorkelers will have a great time in the crystal blue water.” Türkçe: “Yüzücüler ve şnorkelciler kristal mavisi sularda harika vakit geçirecekler.”
39. Crystal – Kristal
Sentence: “Swimmers and snorkelers will have a great time in the crystal blue water.” Türkçe: “Yüzücüler ve şnorkelciler kristal mavisi sularda harika vakit geçirecekler.”
40. Blue – Mavi
Sentence: “Swimmers and snorkelers will have a great time in the crystal blue water.” Türkçe: “Yüzücüler ve şnorkelciler kristal mavisi sularda harika vakit geçirecekler.”
41. Valley – Vadi
Sentence: “The best way is by using the official Butterfly Valley boat taxi which leaves from Ölüdeniz at 11.00 a.m. and 2 p.m.” Türkçe: “En iyi yol, Ölüdeniz’den 11:00 ve 14:00’te kalkan resmi Kelebekler Vadisi tekne taksisini kullanmaktır.”
42. Nature – Doğa
Sentence: “Butterfly Valley is a large canyon that is considered to be one of the most picturesque and amazing places in Türkiye.” Türkçe: “Kelebekler Vadisi, Türkiye’nin en güzel ve büyüleyici yerlerinden biri olarak kabul edilen büyük bir kanyondur.”
43. Canyon – Kanyon
Sentence: “Butterfly Valley is a large canyon that is considered to be one of the most picturesque and amazing places in Türkiye.” Türkçe: “Kelebekler Vadisi, Türkiye’nin en güzel ve büyüleyici yerlerinden biri olarak kabul edilen büyük bir kanyondur.”
44. Field day – Bayram günü, eğlence günü
Sentence: “Trekkers and hikers will have a field day in the canyon.” Türkçe: “Yürüyüşçüler ve doğa yürüyüşü yapanlar kanyonda harika bir gün geçirecekler.”
45. Sunbath – Güneşlenmek
Sentence: “You can just chill out and sunbath on the beach.” Türkçe: “Sadece rahatlayabilir ve plajda güneşlenebilirsiniz.”
46. Blogger – Blog yazarı
Sentence: “Look at the blog post below and choose the correct title.” Türkçe: “Aşağıdaki blog gönderisine bakın ve doğru başlığı seçin.”
47. Accommodation – Konaklama
Sentence: “It is basic, in fact it is a wooden hut. If the wooden huts are not your idea of fun, you can rent a tent for the night or you are even invited to sleep on the beach!” Türkçe: “Basittir, aslında bir ahşap kulübedir. Ahşap kulübeler sizin için eğlenceli değilse, gece için bir çadır kiralayabilir veya plajda uyumaya davet edilebilirsiniz!”
48. Wooden – Tahta, ahşap
Sentence: “It is basic, in fact it is a wooden hut.” Türkçe: “Basittir, aslında bir ahşap kulübedir.”
49. Hut – Kulübe
Sentence: “It is basic, in fact it is a wooden hut.” Türkçe: “Basittir, aslında bir ahşap kulübedir.”
50. Tent – Çadır
Sentence: “If the wooden huts are not your idea of fun, you can rent a tent for the night or you are even invited to sleep on the beach!” Türkçe: “Ahşap kulübeler sizin için eğlenceli değilse, gece için bir çadır kiralayabilir veya plajda uyumaya davet edilebilirsiniz!”
Theme 3: Sports
1. Extreme – Aşırı
Sentence: “Extreme sports set a bad example.” Türkçe: “Aşırı sporlar kötü bir örnek teşkil eder.”
2. Recreational – Eğlence amaçlı
Sentence: “Extreme sports are recreational activities with a higher level of danger.” Türkçe: “Aşırı sporlar, daha yüksek tehlike seviyesine sahip eğlence amaçlı aktivitelerdir.”
3. Danger – Tehlike
Sentence: “Extreme sports involve speed, height, a high level of physical exertion and spectacular stunts.” Türkçe: “Aşırı sporlar hız, yükseklik, yüksek seviyede fiziksel güç ve etkileyici gösteriler içerir.”
4. Speed – Hız
Sentence: “Extreme sports involve speed, height, a high level of physical exertion and spectacular stunts.” Türkçe: “Aşırı sporlar hız, yükseklik, yüksek seviyede fiziksel güç ve etkileyici gösteriler içerir.”
5. Height – Yükseklik
Sentence: “Extreme sports involve speed, height, a high level of physical exertion and spectacular stunts.” Türkçe: “Aşırı sporlar hız, yükseklik, yüksek seviyede fiziksel güç ve etkileyici gösteriler içerir.”
6. Physical exertion – Fiziksel güç
Sentence: “Extreme sports involve speed, height, a high level of physical exertion and spectacular stunts.” Türkçe: “Aşırı sporlar hız, yükseklik, yüksek seviyede fiziksel güç ve etkileyici gösteriler içerir.”
7. Stunt – Dublörlük gösterisi
Sentence: “Extreme sports involve speed, height, a high level of physical exertion and spectacular stunts.” Türkçe: “Aşırı sporlar hız, yükseklik, yüksek seviyede fiziksel güç ve etkileyici gösteriler içerir.”
8. Individual – Bireysel
Sentence: “Extreme sports are mostly individual sports.” Türkçe: “Aşırı sporlar genellikle bireysel sporlardır.”
9. Beneficial – Faydalı
Sentence: “It is discussed that they are beneficial or not.” Türkçe: “Bunların faydalı olup olmadığı tartışılıyor.”
10. Risk – Risk
Sentence: “Extreme athletes say that they love taking risks.” Türkçe: “Aşırı sporcular risk almayı sevdiklerini söylüyorlar.”
11. Dangerous – Tehlikeli
Sentence: “But others say that extreme sports are too dangerous.” Türkçe: “Ancak diğerleri, aşırı sporların çok tehlikeli olduğunu söylüyor.”
12. Example – Örnek
Sentence: “Extreme sports set a bad example.” Türkçe: “Aşırı sporlar kötü bir örnek teşkil eder.”
13. Athlete – Sporcu
Sentence: “Extreme athletes say that they love taking risks.” Türkçe: “Aşırı sporcular risk almayı sevdiklerini söylüyorlar.”
14. Responsible – Sorumlu
Sentence: “They’re being irresponsible.” Türkçe: “Sorumluluk sahibi olmuyorlar.”
15. Smart – Akıllı
Sentence: “Atatürk says that he likes sportsman who are smart, agile and also well-behaved.” Türkçe: “Atatürk, akıllı, çevik ve aynı zamanda iyi huylu sporculardan hoşlandığını söylüyor.”
16. Agile – Çevik
Sentence: “Atatürk says that he likes sportsman who are smart, agile and also well-behaved.” Türkçe: “Atatürk, akıllı, çevik ve aynı zamanda iyi huylu sporculardan hoşlandığını söylüyor.”
17. Well-behaved – İyi huylu
Sentence: “Atatürk says that he likes sportsman who are smart, agile and also well-behaved.” Türkçe: “Atatürk, akıllı, çevik ve aynı zamanda iyi huylu sporculardan hoşlandığını söylüyor.”
18. Opinion – Görüş
Sentence: “I think people should change their point of view.” Türkçe: “Bence insanlar bakış açılarını değiştirmeliler.”
19. Thrill – Heyecan
Sentence: “What about the thrills that come with doing extreme sports?” Türkçe: “Aşırı spor yapmanın getirdiği heyecanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?”
20. Exciting – Heyecan verici
Sentence: “She says that scuba diving is exciting.” Türkçe: “O, dalış yapmanın heyecan verici olduğunu söylüyor.”
21. Risk – Risk
Sentence: “There is always a risk but we don’t do these sports as a competitor.” Türkçe: “Her zaman bir risk vardır, ancak bu sporları bir rakip olarak yapmıyoruz.”
22. Competitor – Yarışmacı
Sentence: “There is always a risk but we don’t do these sports as a competitor.” Türkçe: “Her zaman bir risk vardır, ancak bu sporları bir rakip olarak yapmıyoruz.”
23. Fun – Eğlence
Sentence: “Just for fun.” Türkçe: “Sadece eğlence için.”
24. Injury – Yaralanma
Sentence: “Risking serious injury to play a sport is foolish.” Türkçe: “Bir spor yapmak için ciddi yaralanma riski almak aptalcadır.”
25. Misunderstanding – Yanlış anlama
Sentence: “Firstly, I can say that there is a big misunderstanding.” Türkçe: “Öncelikle büyük bir yanlış anlama olduğunu söyleyebilirim.”
26. Courage – Cesaret
Sentence: “Extreme sports can help young athletes build courage and provide self-reliance.” Türkçe: “Aşırı sporlar, genç sporcuların cesaretini artırmalarına ve kendine güven sağlamalarına yardımcı olabilir.”
27. Parachute – Paraşüt
Sentence: “The wingsuit flyers wear parachute equipment and dive off a mountain.” Türkçe: “Wingsuit uçucuları paraşüt ekipmanı giyer ve bir dağdan dalar.”
28. Mountain – Dağ
Sentence: “The wingsuit flyers wear parachute equipment and dive off a mountain.” Türkçe: “Wingsuit uçucuları paraşüt ekipmanı giyer ve bir dağdan dalar.”
29. Harm – Zarar
Sentence: “Risking serious injury to play a sport is foolish.” Türkçe: “Bir spor yapmak için ciddi yaralanma riski almak aptalcadır.”
30. Safe – Güvenli
Sentence: “Trekking is safe, fun and relaxing.” Türkçe: “Trekking güvenli, eğlenceli ve rahatlatıcıdır.”
Theme 4: My Friends
1. Friend – Arkadaş
Sentence: “Think about your close friends. Do you know the meaning of ‘BFF’?” Türkçe: “Yakın arkadaşlarınızı düşünün. ‘BFF’ anlamını biliyor musunuz?”
2. Best friend – En iyi arkadaş
Sentence: “Your best friend always listens to you.” Türkçe: “En iyi arkadaşınız sizi her zaman dinler.”
3. Quality – Kalite, özellik
Sentence: “Complete the chart according to your thoughts. Tick the qualities.” Türkçe: “Düşüncelerinize göre tabloyu tamamlayın. Özellikleri işaretleyin.”
4. Dependable – Güvenilir
Sentence: “True best friend is dependable.” Türkçe: “Gerçek bir en iyi arkadaş güvenilirdir.”
5. Honest – Dürüst
Sentence: “A best friend gives an honest opinion.” Türkçe: “En iyi arkadaş dürüst bir görüş verir.”
6. Opinion – Görüş
Sentence: “A best friend gives an honest opinion.” Türkçe: “En iyi arkadaş dürüst bir görüş verir.”
7. Encourage – Teşvik etmek
Sentence: “A best friend always encourages you.” Türkçe: “En iyi arkadaş sizi her zaman teşvik eder.”
8. Secret – Sır
Sentence: “Your best friend keeps your secrets.” Türkçe: “En iyi arkadaşınız sırlarınızı saklar.”
9. Smile – Gülümsemek
Sentence: “Your best friend knows how to make you smile.” Türkçe: “En iyi arkadaşınız sizi nasıl güldüreceğini bilir.”
10. Listen – Dinlemek
Sentence: “Your best friend always listens to you.” Türkçe: “En iyi arkadaşınız sizi her zaman dinler.”
11. Honest – Dürüst
Sentence: “A best friend gives an honest opinion.” Türkçe: “En iyi arkadaş dürüst bir görüş verir.”
12. Personal – Kişisel
Sentence: “You can talk about personal things with your best friend.” Türkçe: “En iyi arkadaşınızla kişisel şeyler hakkında konuşabilirsiniz.”
13. Encourage – Teşvik etmek
Sentence: “A best friend always encourages you.” Türkçe: “En iyi arkadaş sizi her zaman teşvik eder.”
14. Support – Desteklemek
Sentence: “She always supports and helps me.” Türkçe: “O her zaman beni destekler ve yardım eder.”
15. Caring – Şefkatli
Sentence: “A true friend is caring and empathetic.” Türkçe: “Gerçek bir arkadaş şefkatli ve empati kurabilendir.”
16. Empathetic – Empati kurabilen
Sentence: “A true friend is caring and empathetic.” Türkçe: “Gerçek bir arkadaş şefkatli ve empati kurabilendir.”
17. Reliable – Güvenilir
Sentence: “For me, the ideal friend has to be trustworthy and never play tricks on you.” Türkçe: “Bana göre, ideal arkadaş güvenilir olmalı ve size oyun oynamamalı.”
18. Trustworthy – Güvenilir
Sentence: “For me, the ideal friend has to be trustworthy and never play tricks on you.” Türkçe: “Bana göre, ideal arkadaş güvenilir olmalı ve size oyun oynamamalı.”
19. Kind – Kibar
Sentence: “Kind people around you make life more enjoyable.” Türkçe: “Etrafınızdaki kibar insanlar hayatı daha keyifli hale getirir.”
20. Generous – Cömert
Sentence: “Adam is really generous. He always shares what he has willingly.” Türkçe: “Adam gerçekten cömert. Sahip olduklarını her zaman isteyerek paylaşır.”
21. Polite – Nazik
Sentence: “Samuel lacks generosity. He is so thoughtful.” Türkçe: “Samuel cömertlikten yoksun. Çok düşünceli.”
22. Loyal – Sadık
Sentence: “My friend is loyal. She’s there whenever I need.” Türkçe: “Arkadaşım sadıktır. Ne zaman ihtiyacım olsa orada.”
23. Thoughtful – Düşünceli
Sentence: “Kind people around you make life more enjoyable.” Türkçe: “Etrafınızdaki düşünceli insanlar hayatı daha keyifli hale getirir.”
24. Generous – Cömert
Sentence: “Adam is really generous. He always shares what he has willingly.” Türkçe: “Adam gerçekten cömert. Sahip olduklarını her zaman isteyerek paylaşır.”
25. Helpful – Yardımsever
Sentence: “She always supports and helps me.” Türkçe: “O her zaman beni destekler ve yardım eder.”
Theme 5: Values and Norms
1. Value – Değer
Sentence: “Values are ideals in life that mean something to a certain person or group of people.” Türkçe: “Değerler, belirli bir kişi veya grup için anlam ifade eden yaşam idealleridir.”
2. Norm – Kural, norm
Sentence: “Norms are standards or patterns of social behavior that are typical or expected within a society.” Türkçe: “Normlar, bir toplum içinde tipik veya beklenen sosyal davranış standartları veya kalıplarıdır.”
3. Moral – Ahlaki
Sentence: “Respect for ourselves guides our morals; respect for others guides our manners.” Türkçe: “Kendimize saygı, ahlakımızı yönlendirir; başkalarına saygı ise görgümüzü yönlendirir.”
4. Culture – Kültür
Sentence: “Values and norms vary greatly across different cultures.” Türkçe: “Değerler ve normlar farklı kültürler arasında büyük ölçüde farklılık gösterir.”
5. Equality – Eşitlik
Sentence: “Neither men nor women deserve inequality.” Türkçe: “Ne erkekler ne de kadınlar eşitsizliği hak eder.”
6. Respect – Saygı
Sentence: “In Japan, some of the core values are thinking of others, doing your best, not giving up, respecting your elders, knowing your role and working in a group.” Türkçe: “Japonya’da temel değerlerden bazıları başkalarını düşünmek, elinden gelenin en iyisini yapmak, pes etmemek, yaşlılara saygı göstermek, rolünü bilmek ve grup içinde çalışmaktır.”
7. Integrity – Dürüstlük, bütünlük
Sentence: “Integrity is one of the most important values in both personal and professional life.” Türkçe: “Dürüstlük, hem kişisel hem de profesyonel yaşamda en önemli değerlerden biridir.”
8. Generosity – Cömertlik
Sentence: “Generosity is highly valued in many cultures.” Türkçe: “Cömertlik birçok kültürde yüksek değer görür.”
9. Honesty – Dürüstlük
Sentence: “Honesty is the best policy.” Türkçe: “Dürüstlük en iyi politikadır.”
10. Compassion – Merhamet
Sentence: “Compassion is the basis of morality.” Türkçe: “Merhamet, ahlakın temelidir.”
11. Community – Topluluk
Sentence: “Communal values are important in collectivist societies.” Türkçe: “Topluluk değerleri, kolektivist toplumlarda önemlidir.”
12. Individualism – Bireycilik
Sentence: “The West prioritizes the individualistic nature of humans as an independent part of the universe and society.” Türkçe: “Batı, insanları evrenin ve toplumun bağımsız bir parçası olarak bireyci doğasını önceliklendirir.”
13. Collectivism – Kollektivizm
Sentence: “The East considers human beings as an integral part of the universe and society. People are fundamentally connected. Collectivism is stronger.” Türkçe: “Doğu, insanları evrenin ve toplumun ayrılmaz bir parçası olarak görür. İnsanlar temelde bağlantılıdır. Kollektivizm daha güçlüdür.”
14. Achievement – Başarı
Sentence: “Westerners value success and achievement. The majority of success and achievement criteria have an external nature (money, career, faith, popularity, etc.).” Türkçe: “Batılılar başarı ve başarıyı değerlendirirler. Başarı ve başarı kriterlerinin çoğu dışsal niteliktedir (para, kariyer, inanç, popülerlik, vb.).”
15. Modesty – Alçakgönüllülük
Sentence: “Modesty is often seen as a virtue in many cultures.” Türkçe: “Alçakgönüllülük, birçok kültürde bir erdem olarak görülür.”
16. Self-awareness – Öz farkındalık
Sentence: “The way to the top is inside yourself, through self-development and self-awareness.” Türkçe: “Zirveye giden yol, kendini geliştirme ve öz farkındalık yoluyla kendinizdedir.”
17. Empathy – Empati
Sentence: “Empathy allows us to understand and share the feelings of others.” Türkçe: “Empati, başkalarının duygularını anlamamıza ve paylaşmamıza olanak tanır.”
18. Humility – Alçakgönüllülük
Sentence: “Humility is the quality of having a modest view of one’s own importance.” Türkçe: “Alçakgönüllülük, kişinin kendi önemine dair mütevazı bir görüşe sahip olma kalitesidir.”
19. Trustworthiness – Güvenilirlik
Sentence: “Trustworthiness is essential for building strong relationships.” Türkçe: “Güvenilirlik, güçlü ilişkiler kurmak için esastır.”
20. Responsibility – Sorumluluk
Sentence: “Responsibility involves being accountable for one’s actions.” Türkçe: “Sorumluluk, kişinin eylemlerinden sorumlu olmasını içerir.”
21. Loyalty – Sadakat
Sentence: “Loyalty is valued in both personal and professional relationships.” Türkçe: “Sadakat, hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerde değer görür.”
22. Fairness – Adalet
Sentence: “Fairness is about treating people equally and without favoritism.” Türkçe: “Adalet, insanları eşit ve kayırmacılık yapmadan muamele etmektir.”
23. Perseverance – Azim
Sentence: “Perseverance is the key to overcoming obstacles.” Türkçe: “Azim, engelleri aşmanın anahtarıdır.”
24. Respect for elders – Yaşlılara saygı
Sentence: “Respecting elders is a common value in many cultures.” Türkçe: “Yaşlılara saygı, birçok kültürde yaygın bir değerdir.”
25. Self-discipline – Öz disiplin
Sentence: “Self-discipline is crucial for achieving long-term goals.” Türkçe: “Öz disiplin, uzun vadeli hedeflere ulaşmak için çok önemlidir.”
Mobil Uygulamamızı İNDİRİN! AÖL Yeni Müfredat Çıkmış Sınav Sorularını Çözün!
Etiketler: AÖL İngilizce 6 Konu Özetleri, Türkçe çeviriler, ünite içinde geçen anahtar kelime sözlükleri
Eklenme Tarihi: 1 Eylül 2024
Konu hakkında yorumunuzu yazın